19 Mayıs Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere armağan ettiği kurtuluş meşalesinin yandığı gündür.
Gençlere bayram hediye edildiğinden dolayı bizim gençliğimizde bu bayram çok renkli ve güzel kutlanırdı.
Şimdi her ne kadar salgına yenik düşmüş olsak ta bu ve benzeri bayramları önümüzdeki süreçte daha coşkulu kutlayacağımız umut ederek o dönemi şöyle hatırlamaya ne dersiniz?

Kulelerde şanlı Bayrak
Stadyumda kutlanırdı o dönemler 19 Mayıs bayramları.
Halk, Gençlik ve spor iç içe olurdu.
Kızlı erkekli gruplar günlerce hazırlandığı sportif gösterileri izleyenlere sunardı.
Okulun en sportif erkek öğrencileri minder hareketleri, kasadan atlamalar ve yanan ateşli çember içinden uçarak geçmeler vardı.İnanın bunlar cesaret ve yetenek isterdi.
Tabii ki haftalarda yapılan müsabakalarda şampiyon olan takıma ki futbol voleybol basketbol dalında ödüler verilmesi.
100 metre kız erkek yarışları 4×100 bayrak yarışı 19 Mayıs’a renk katardı.
En güzeli ise kule yapmaktı.
O etkinliğe katılmış olanlar mutlak hatırlayacak.
Kule şöyle yapılırdı.
Erkek öğrenciler 15 kişilik guruplara ayrılırdı.
En alta ayakta olmak üzere en güçlü ve şişman öğrenciler omuz omuza vererek bir çember olurdu. Onun üzerinde yine bir çember… Onlarında üzerinde 3 kişilik bir çember
En tepede ise en atik öğrenci çıkardı çalan müzik eşliğinde.
Ve gelen komut ile en tepedeki o öğrenci göğsünden şanlı Türk Bayrağını çıkarırdı.
Ayakta durarak esen rüzgar da bayrağımız dalgalanırdı
En tepede
En yüksekte
Böylesi oluşan kulelerin tepesinde 10/15 bayrak aynı anda dalgalanır ve uzun süre alkış alırdı..

Ekip önemi
İşte o zaman düşünüyordum.
En tepeye çıkmak için ekip olmak şart .Ekip içinde uyum olmakta şart ve ekip arkadaşlarına güvenmek ve inanmakta şart.
Çünkü en alttaki veya ortadaki aksadığında en tepedeki aşağıya düşerdi.
Yani tek başınıza tepeye çıkamazsınız. Ve o tepede kalamazsınız…
Sizin dayanaklarınız mutlaka vardır. Yani birilerinin omzuna basmak zorundaydınız.
Bu kuleye iyimser bakıştı.

Sömürü düzeni
Bir başka bakış ise şuydu…
Bir yere ulaşmak adına mutlaka birilerinin omzuna basmak lazım.
Omuz yoksa tepede olmakta yok.
Yani bunu ülkelere uyarladığımızda üreten çalışan ülkeler olmadığında sömüren emperyalist ülkelerde olmaz.
Bir başka değişle sömürülecek ülkeler ve kaynakları olmadığında sömürüde olmaz ki
. Emperyalizm, tekellerin yönettiği bir devletin diğer devletleri siyasal ve ekonomik egemenliği altına alması, yayılmacı politikalar izlemesidir. Bütün sistem, bir avuç tekelin kontrolündeki birkaç ‘gelişmiş devletin’ egemenliği altındadır.
Bu tanımdan yola çıktığımızda tabloyu da net anlıyoruz aslında.
İşte bu yüzden tam 102 yıl önce emperyalizme kafa tutan mücadele önemlidir.
Çünkü 19 Mayıs itibariyle ülke genelindeki gruplar ve istekleri şöyleydi:
Bölgesel kurtuluş hareketi isteyenler,
Amerikan himayesi isteyenler
İngiliz himayesi isteyenler
Mustafa Kemal Atatürk durumu değerlendirip, bu 3 görüşün de bağımsızlığı sağlayamayacağını düşünmüştür
Biliyordu ki asil Türk Milleti manda ve himayeyi kabul etmezdi.
Bu nedenle kendi kurtuluş planı olarak ulusal egemenliğe dayalı Türk devleti kurmayı amaçlamıştır.

Ey Türk Genci
Dünya da kendi adına ilk ve tek bayram hediye edilen genç arkadaş;
100 yıl önce Atatürk’ün sana yazdığı hitabeyi oku.
Bir kez daha oku.
Anla…. Anla ki
Özgürlük ve bağımsızlık senin en değerli hazinen olduğunu
Vatanın ve Milletin bölünmez bütünlükte olduğu…
Al bayrak’ın ilelebet dalgalanacağını…
Cumhuriyetin vaz geçilmez değer olduğunu…
19 Mayıs günü nedeniyle bir kez daha anla ve
Böyle bir lidere sahip olan ülkenin evladı olarak ülkenle gurur duy.
O’na ve değerlerine sahip çık ve sıkı sıkı sarıl
Bak Ortadoğu da yaşananlara… Can pazarına o bataklıkta olanlara
Eğer ülkemiz böylesi bataklıktan uzak kalmışsa Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları sayesinde olduğunu unutma…
Unutma ki
Emperyalizm ile işbirliği değil mücadele edilir.

Mutlu bayramlar…

İsmail AKAR