passo
12 Eylül, Bir büyük yıkımın 39.yıldönümü

12 Eylül, Bir büyük yıkımın 39.yıldönümü

39 yıl önceydi. Emperyalist güçler ülkemiz üzerinde oynadığı oyunların bir başkasını sahneye koydu.12 Eylül 1980 de Faşist askeri darbe oldu. O günlerde önce sokakları sağcı solcu diyerek kan gölüne çeviren güçler sonrasında askeri darbe yaparak yönetime el koydular. Önce 27 Mayıs sonra 12 Mart ve sonrasında ise 12 Eylül . Her 10 yılda örtülü veya […]

39 yıl önceydi. Emperyalist güçler ülkemiz üzerinde oynadığı oyunların bir başkasını sahneye koydu.12 Eylül 1980 de Faşist askeri darbe oldu. O günlerde önce sokakları sağcı solcu diyerek kan gölüne çeviren güçler sonrasında askeri darbe yaparak yönetime el koydular. Önce 27 Mayıs sonra 12 Mart ve sonrasında ise 12 Eylül .

Her 10 yılda örtülü veya aleni Darbe

Bunların hepsine baktığımızda karşımıza aynı tablo gelir. Ülkemizde her 10 yılda bazen alenen bazen örtülü darbeler olur.12 Eylül sonrası 28 Şubat ve 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi de ülkenin sosyal ekonomik ve siyasal hızına en az 10 yıllık fren atmıştır.
12Eylül 1980 de baktığımızda
650 bin gözaltı,1 milyon 700 bin kişi fişlendi.14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.52 bin kişi tutuklandı. 171 işkencede ölüm,5 bin kişi işten atıldı.7 bin kişi damla yargılandı.517 idam cezası ve 50 idam infazı(18 sol,8 sağ görüşlü) ,31 gazeteci tutuklandı 4 bin ceza istendi.70 ton gazete, kitap ve dergi yakıldı.

Darbeler dış kaynaklı ve emperyalizmin oyunudur
İşte bu yüzdendir ki darbe dönemleri, faşizmin kendi yasalarına dahi tahammül edemediği ve tüm araçlarıyla halka karşı saldırıya geçtiği dönemlerdir. Türkiye gibi yeni-sömürge ülkelerde faşizm, oligarşinin en başından itibaren dışa bağımlı olmasından ve kapitalizmin çarpık gelişmesinden kaynaklı kurumsal bir biçimde varlık gösterir.
Darbeler, emperyalizmin ve onun işbirlikçilerinin politikaları, hayat içerisinde uygulanamaz duruma geldiği oranda gündeme gelir. 12 Eylül de Gümrük duvarlarından tarımdaki desteklerin kaldırılmasına, özelleştirme uygulamalarının önünün açılmasından emperyalist tekellerin serbest dolaşımının sağlanmasına dek, kapsamlı bir saldırı paketi olan 24 Ocak Kararları’nın o günün koşullarında darbe yapılmadan uygulanabilme koşulu yoktu .
Bu yüzden normal yollarla hayata geçiremeyen emperyalist tekeller ve onun ülkemizdeki işbirlikçileri darbe yaptı. İdamlar,gözaltı işkenceler,yasaklar ülkenin sosyal ekonomik ve siyasal yapısı alt üst oldu.

17 Yaşında çocuğu astılar
17 yaşındaki Erdal Eren’in yaşını büyütüp idam eden bir 12 Eylül yaşadık.Bir kuşun sol kanadını kırdılar.Yıllardır tek kantla uçmaya ve kırılan kanadını iyileştirmek adına çırpınıyor kuş.Çünkü solculara tüm kapılar kapandı.Sendikalar bitti..Dernekler Sivil Toplum kuruluşları sindi.Ve ekonomik gelişmeler burjuvazi yanına küçük ve orta ölçekli sağcılardan oluşan sermaye sistemini ortaya koydu.Bireysellik ön plana çıktı.Yolsuzluk yapmak iş bitiricilik oldu.Hiç Unutmam dönemin Başbakanı Turgut Özal ’Benim memurum işini bilir’ diyerek rüşvete kol kanat geriyordu.O günlerden günümüze geldik.

12 Eylül de Basın
Şu anda da basın özgürlüğü sancısı yaşayan ülkemizde 12 Eylül de en çok bedeli ödeyen kesimlerden biriside basın olmuştur.
Rakamlar bunu doğruluyor.
1980/85 arasında
Cezaevlerindeki gazetecilerin aldığı ceza toplamı: 3.315 yıl 3 ay,
İstanbul gazetelerinin yayın yapamadığı gün sayısı: 300 gün,
Gazetecilere istenilen hapis cezası: 4.000 yıl,
Cezaevlerindeki gazeteciler: 31,
Polisçe aranan gıyabi tutuklu gazeteciler: 13,
Silahlı saldırıda öldürülen gazeteciler: 3,
Yalnızca 1980’de 16 günlük gazeteye açılan dava: 394,
Tazminat davalarının sayısı:211,
Yakılarak yok edilen gazete, dergi, kitap: 39 ton,
Yok edilmek üzere depolarda bekleyen yayın: 40 ton,
Basın özgürlüğünü kısıtlayan yasa sayısı: 151
12 Eylül kara kapkara bir gündü. O dönemleri yaşamış birisi olarak aklımda kalan o dönemi anlatan bir fıkrayı da paylaşmak isterim.

Üç Hıyar Fıkrası
12 Eylül döneminde Ali Baransel, Darbeci Konsey tarafından tüm basın-yayından sorumlu kişi olarak atanır. Bir gün gazetelerden birinde bir fıkra yayınlanır. Kenan Evren bu fıkrayı görünce çılgına döner. Fıkra şöyledir: ‘Güney Amerika’da bir uzmana sormuşlar; darbe yapmak mı daha kolaydır, yoksa turşu yapmak mı? Uzman, ‘Darbe yapmak daha kolaydır. Çünkü hıyar turşusu yapmak için aynı boy taze hıyarları seçeceksin, onları uygun kıvamda tuz, limon, sirkeli suyun içinde uygun süre bekleteceksin vs. oldukça uzun iş. Ama darbe yapmak için üç hıyarı yan yana getirmek yeterlidir’ demiş. Evren, bu fıkrayı okuyunca derhal Ali Baransel’i çağırmış; ‘Bu ne rezalet, böyle bir saçmalığın yayınlanmasına nasıl izin verirsin, neden kontrol etmezsin’ diye çıkışmış. Ali Baransel ne olduğunu anlamak için gazetedeki fıkraya bir göz atmış ve ‘Sayın paşam, boşuna üzülüyorsunuz, bakın burada üç hıyar diyor, beş hıyar demiyor ki’ demiş. Bunun üzerine Kenan Evren gazeteyi alıp fıkraya tekrar bakınca hak vermiş..”

Sonuçta Emperyalizm dünyada hala daha paraya, kana ve cana doymuyor.Her ay bir yerlerde kan akıtıyor.Masum insanlar can veriyor.Gün geçtikçe azgınlaşıyor.Canavarlaşıyor.
Tek çıkar yolumuz var.Örgütlü olmak.Birlik beraberlik içinde emperyalizme karşı çıkmak..
Atatürk ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya sarılmak.

Mutlu ve aydınlık yarınlara…

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Yorumlara Kapalıdır