passo
Acı Reçete

Acı Reçete

ACI REÇETE Ülkedeki ekonomik krizin önüne geçmek adına çalışmalar devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Yeni Ekonomi Programı(YEP) açıklandı. Akabinde ise Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak Yeni Ekonomi Programı’ çerçevesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi, uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışacağını duyurdu. Bu bir anlamda örtülü İMF demektir. Aşina olduğumuz bir şirket McKinsey New York’ta, Türkiye-ABD […]

ACI REÇETE

Ülkedeki ekonomik krizin önüne geçmek adına çalışmalar devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Yeni Ekonomi Programı(YEP) açıklandı. Akabinde ise Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak Yeni Ekonomi Programı’ çerçevesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi, uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışacağını duyurdu.
Bu bir anlamda örtülü İMF demektir.

Aşina olduğumuz bir şirket McKinsey
New York’ta, Türkiye-ABD İş Konseyi tarafından düzenlenen Türkiye Yatırım Konferansında Bakan Albayrak’ın yaptığı açıklamaya göre bundan böyle 16 bakanlığın denetimi bu firmaya teslim ediliyor.
Aslında bu sermaye çevrelerine ‘Bize güvenmiyorsanız McKinsey’e güvenin’ mesajıdır.
Bu şirket, Hükümetin hedeflerini ve sonuçlarını üç ayda bir (her çeyrek) kontrol edecek 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu Maliyet ve Dönüşüm Ofisi’nin ‘akıl hocalığını’ yapacak.
Biz bu şirkete aşinayız…Şöyle ki;
McKinsey 1995 yılında Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın kurumsal danışmanlığını yaptı.
2001 sonrasında özelleştirilmesine karar verilen kamu bankaları Ziraat ve Halk bank’ın özelleştirilmesinde de danışman firmaydı.
Türkiye’nin yaşadığı krizlerin ardından Tasarruf Mevduatları Sigorta Fonu’na devredilen 8 bankanın satış danışmanı da McKinsey idi.
Ve özel sektöre de akıl hocalığı yaptı bu şirket.
Sabancı, Doğan Grubu’nun dağıtım şirketi Yaysat. Çukurova Grubu. İhlas Holding
Yücel Yener’in Genel Müdürlüğü döneminde TRT ye bile hizmet veren bir şirket.
Sadece Türkiye değil. 60’tan fazla ülkede ofisi bulunuyor. Müşterilerinin yaklaşık yüzde 40’ı Avrupa’da, yüzde 35’i Amerika’da, yüzde 15’i Asya Pasifik’te ve yüzde 10’u ise Orta Doğu ve Afrika’da yer alıyor.

Alışkanlık yaptı
Tarihsel geçmişe baktığımızda biz böylesi işlere alışığız. Üretmeden tüketmek.Savurganlık Dışa bağımlılık.Lüks merakı kısacası ayağımızı yorgana göre uzatmayı bilmediğimizden her dönem krize giriyor ve çare olarak ta yabancı yatırımcı ve onların programlarını görüyoruz.
Yıl 1875 Muharrem Kararnamesi çıktı. Yedik içtik.Şiştik ve sermaye hemen başımıza jandarmasını yolladı. “Düyunu Umumiye” yani “Borçlar İdaresi ile o sene tanıştık.
Atatürk döneminde borç almadık. Osmanlı’dan kalan borçları da kuruşuna kadar ödedik Çünkü biliyorduk ki’ Borç yiyen kesesinden yer’ Ama ’Borç alanda emir alır.
O dönemlerde çok üretip az tüketerek ve yerli malı üretim seferberliği ilan etmiştik.
Sonra yine borçlanmaya başladık.
IMF ye muhtaç olduk. IMF ile Türkiye son 47 yılda toplam 19 anlaşma imzaladı.
Şimdi görünen köy kılavuz istemez.
Önümüzdeki süreçte zamlar yağmur gibi yağmaya devam edecek.
İşte Elektrik ve Doğalgaza neredeyse her ay konutta yüzde 9 sanayide yüzde 18 zam geldi.
Faizler arttı. İşletmeler konkordato istemeye devam ediyor
.İşçi çıkarmalar sürüyor.Son beş ayda halk yüzde 40 fakirleşti.

Üç Yılda 48 milyar Dolar özelleştirme
Çare olarak bu şirket önce bize elde kalan bazı kurumlarında özelleştirmesini isteyecek.
Zaten; Hükümet, Yeni Ekonomi Programı’nda, üç yılda 48 milyar liralık özelleştirme geliri elde etmeyi planladığını duyurdu.
AKP’nin iktidara geldiği 2003 yılından 2017 yılına kadar geçen 15 yıllık dönemde yapılan toplam özelleştirme 60.9 milyar dolar.
Ortalama her yıl 4 milyar dolarlık özeleştirme olmuş.
Şimdi istenen 3 yılda 48 milyar dolar özelleştirme.
Yani bir yılda 16 milyar dolar.Önceki özeleştirmenin tam 4 katı özeleştirme olacak.
Bu doğru bir çözüm mü? Hayır
Önceki özelleştirmeden biliyoruz ki
Özelleştirmeler arsa spekülasyonuna yol açmıştır.Beşerî sermaye kaybına sebep olmuştur.
Dış bağımlılığı artırmıştır. Döviz kaybına sebep olmuştur. Ekonomik yolsuzluklara yol açmıştır. Gelir kaybının önünü açmıştır. Satılan tesisin borçları kamunun üzerine yıkılmıştır.
Halk kandırılmış, halkın malı sermaye kesimine aktarılmıştır. Özelleştirme haksız rekabete yol açmış, işsizliği artırmıştır.Kamunun borç yükünü artırmıştır.
Özelleştirmelerle kamu kaynakları özel sektöre peşkeş çekilmiş, kartel oluşturulmuştur.
Ekonomi üretim kaybına (üretimi durdurma), devlet vergi kaybına, ülke zarara maruz kalmıştır.
Çare özelleştirme satmak değil.Üretmektir.Dışa bağımlı olmaktan kurtulmaktır.Kendi kaynaklarımızı verimli kullanmaktır.
Mutlu ve aydınlık yarınlara…

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Yorumlara Kapalıdır