Cuma akşam saatleri gazeteci arkadaşlarım Polat Yılmaz, Ahmet Sarlık ve Ali Bayar ile Eskişehir yoluna düştük. Eskişehir’de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung’la (KAS) düzenlediği 68. Yerel Gazetecilikte Meslek içi Eğitim Semineri’ne katıldık. Cumartesi günü düzenlenen semineri Afyon, Bilecik, Bolu, Bursa, Kütahya, Eskişehir ve Ankara’dan gelen 80’e yakın gazeteci arkadaşlarımızla izledik.

Seminere, TGC Başkanı Turgay Olcayto, TGC Önceki Başkanı Orhan Erinç, TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, TGC Genel Sekreter Yardımcısı ve Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Niyazi Dalyancı, TGC Genel Sekreter Yardımcısı Ahmet Özdemir, TGC Yönetim Kurulu Üyesi-CNN Türk muhabiri Göksel Göksu, TGC Yönetim Kurulu Üyesi ve karikatürist Kamil Masaracı, TGC Hukuk Danışmanı Gökhan Küçük katıldı. Ayrıca, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in de aralarında bulunduğu çok sayıda da davetli vardı.

Gazeteciliğin temel ilkelerinden başlayıp imla kurallarına kadar 4 ayrı oturum yapıldı. Her oturumda bir moderatör eşliğinde 3 konuşmacı bilgilerini paylaştı. Seminer sonrası toplantıya katılanlara sertifika verildi.

TGC’YE SEMİNER TALEBİ

TGC yetkilileri ile bundan sonraki başkaca bir seminerin Afyonkarahisar’da olması talebimizi Gazeteci dostlarım Halil İbrahim Kocaerkek, AGC Başkanı Mehmet Emin Güzbey, TGC temsilcisi Nadir Güzbey ile birlikte ilettik. Umarım daha kapsamlı bir seminer ilimizde yapılır. Meslektaşlarımız bilgilendirilir.

Böylesi seminer ve toplantılarda bilgi yüklenmesi yanı sıra meslektaşlar ile tanışma, tanış olduklarımızla hasret giderme ve sohbet etme şansını da elde ediyorsunuz.

Örneğin yıllarca yazılarını okuduğum Spor yazarı Atilla Gökçe. Gökçe olimpiyatlar konusunda sohbetimiz esnada çok önemli bilgiler verdi. Olimpiyat kaybetme sebebinin Rıza Kayaalp olduğunu anlattı. 19.2 milyar lira ayrılan bütçenin uçuk olduğunu ve olimpiyat yapan ülkelerin 50 yıl belini doğrultamadığını anlattı.

Gazeteci Faruk Bildirici yerel basında çalışan emekçilerin ulusal basında çalışanlardan daha zorluklar yaşadıklarının altını çizdi.

YILMAZ HOCA’NIN SAYGI VE SEVGİSİ

Benim en fazla dikkatimi çeken Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in gazeteciye sahip çıkması ve onlara gösterdiği saygı ve sevgisiydi.

Uzun zamandan beri sohbet etme olanağı bulamadığım Yılmaz Hoca ile Afyonkarajhisar’ı ve Eskişehir’i konuştuk. Afyonkarahisar’a CHP Merkez İlçe Başkanlığınca yapılan toplantıya katıldığını hatırlatan Yılmaz Hoca, “Beklediğimin üzerinde bir ilgi vardı. Sayısal kalabalıktan öte dikkatli ve duyarlı bir topluluk gördüm” demişti.

Konu Eskişehir’e gelince “Yeni belediye yasası ile bazı değişmeler oldu. Ancak önemli değil. Burası Eskişehir. Ben de Yılmaz Hoca’yım tasa etme İsmail” diyordu.

Öylesine alçak gönüllü ki Uzay Evi’ne gidecek konukların araçlara binmesi için dakikalarca kapı önünde bekledi. Oradan oraya koşturup çok sayıda gazetecinin Uzay Evi’ni görmesi adına çaba gösterdi. Bizzat otobüse binerek konukları ile tek tek ilgilendi.

UZAY EVİ DİĞER İLLERE DE ÖRNEK OLSA

Anladım ki,

Mevkiler unvanlar hepsi boş. Aslolan kubbede hoş seda bırakabilmek.

Uzay Evi sözü açılınca kısaca onu anlatmak istiyorum. Uzay Evi, astronomi ve uzay bilimlerini öğrenmek; anlamak için geliştirilmiş, özel bir projeksiyon yardımıyla görüntünün kubbe şeklindeki tavana yansıtıldığı gösteri salonu. Dünya, Ay ve gezegenlerin, evrendeki diğer gök cisimlerinin özelliklerinin kubbeye yansıtılmasıyla, evrenin dinamiklerinin anlaşılması ve bilimsel düşünce sistemlerinin geliştirilmesi amaçlanmış.

Yılmaz Hoca ya sordum, “Hocam neden Uzay Evi ve nereden aklınıza geldi?”

Dedi ki, “Burası Nisan ayında açıldı. 150 bine yakın kişi gezdi. Bunların yüzde 60’ı öğrenci. Öğrencilerin büyük bölümü ilk öğretim öğrencisi. Yani pratikte okulda bir şey verilmiyor. Bilimsel Deney Evi ve Uzay Evine gelen öğrenci bunları tek tek uygulayarak öğreniyor.”

İşte bilim adamı olan bir belediye başkanının olaylara bakışı.

Diğer illere de örnek olması dileğiyle…