Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mitingini izlemek adına boynumuza yaka kartlarını takarak Pazar 11.00 sıralarında alana girdik. Yanımda Gazeteci dostlarım Polat Yılmaz ve Halil İbrahim Kocaerkek var. Cadde ve sokaklar barikatlarla çevrili. Yaklaşık on ilden gelen binlerce polis var. Bir saatlik uğraş sonucu miting alnına girebildik. Çünkü basın girişi tek bir yerden verilmiş, o noktaya girmek […]
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mitingini izlemek adına boynumuza yaka kartlarını takarak Pazar 11.00 sıralarında alana girdik. Yanımda Gazeteci dostlarım Polat Yılmaz ve Halil İbrahim Kocaerkek var.
Cadde ve sokaklar barikatlarla çevrili. Yaklaşık on ilden gelen binlerce polis var. Bir saatlik uğraş sonucu miting alnına girebildik. Çünkü basın girişi tek bir yerden verilmiş, o noktaya girmek adına epey enerji harcadık.
Pankartlar yok. Yirmi bine yakın insan kürsüden gelen slogan ve şarkılara eşlik ediyor. Önce belde belediye başkan adayları tanıtıldı. Sonra ilçeler. Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, İl Başkanı Mehmet Zeybek ve Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu konuşmalarını yaptı.
Sonra Ömer Hayyam’ın şiiri olan ‘Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar
Güneş yalnız da olsa etrafa ışık saçar/ Üzülme doğruların kaderidir yalnızlık
Kargalar sürüyle kartallar yalnız uçar.Yiğidim.” sözleri ile büyük usta! Geldi kürsüye.Yanında Emine Hanım ile alanı selamladı.Dombrayı müziğine eşlik ederek MHP lilere mesajını yolladı.
Yanında Emine Hanım ile alanı selamladı. Çalan türküye eşlik etti.
ATALARIN AT SIRTINDA DOLAŞTIĞINI ANLATIRKEN ATTAN DÜŞTÜĞÜNÜ UNUTTU
Bir saate yakın muhalefet liderlerine, “Vaiz Efendi’ye” ve paralel devlete verdi veriştirdi.
Afyonkarahisar’ın Kurtuluş mücadelesindeki önemine vurgu yaparak, “Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları cumhuriyetin temelini bu topraklarda attı. Biz de 12 yıl önce partimizi Afyonkarahisar’da kurduk” dedi.
Dedi demesine fakat Büyük Taarruza yeterince önem vermediğini unuttu. Afyonkarahisar’da yapılan Zafer Haftası kutlamalarına bir kez dahi eşlik etmedi. Dahası kutlamalara gelen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Ak gençler” tarafından bu topraklarda yuhalandı.
Bahçeli’ye gönderme yaparak, “O zat benim için sürekli ‘geziyor’ demiş. Sen 3.5 yıllık başbakan yardımcılığı döneminde hangi ülkeye gittin? Gidemedin. Bizim atalarımız at sırtında cihanı dolaştı. Biz o ataların torunlarıyız” dedi.
Dedi demesine ama attan düşen ilk ve tek lider olduğunu unuttu.
NURSİ’NİN KİTABINA ARKA ÇIKTI, YAZILMAYAN KİTAPTAN HAPİS YATANI UNUTTU
Sözü bu kez Said-i Nursi ye getirdi. Saidi Kürdi adıyla da bilinen Saidi Nursi’nin Afyonkarahisar’da öldürülmek istendiğini öne sürerek, “Kitabı İsmet İnönü tarafından yasaklandı. İşte belgesi” dedi. Afyonkarahisarlılar da yuhaladı.
Dedi demesine lakin kendi döneminde, onlarca gazetecinin yazılarından dolayı, dahası yayınlanmayan bir kitaptan dolayı bir gazetecinin hayatının karardığını unuttu.
İMF’YE BORÇ VERİRKEN, ÜLKENİN DIŞ BORCU UNUTMAK
İMF’ye borçların ödendiğini anlatıp, “Şimdi IMF’ye borç veriyoruz” dedi.
Dedi demesine ama ülkenin dış borçlarının tarihi bir artışla nerden nereye geldiğini anlatmadı… Kendi döneminde artan ve ülkenin ekonomik dengesini sürekli tehdit eden cari açığı anlatmadı. İnsanların kömür makarna, nohut yardımlarına muhtaç olduğundan dem vurmadı.
Sarıyer İlçe seçim kurulunun CHP nin yaptığı itirazı kabul ettiğini belirterek’Uşak ta daha önce başka bir partinin itirazını neden kabul etmediniz? Ey seçim kurulu’ diye haykırdı.
Haykırdı fakat aynı saatlerde Sultandağı Yeşilçiftlik Belediye Başkanı ve CHP adayı Zekeriya Ölmez’in ‘Ölmez seçime giremez’ kararını unutuyordu.
KENDİ AFYON’DA KAFASI İSTANBUL’DA GİBİYDİ
İş geldi paralel devlet yapılanmasına;
Gezi olayları ve 17 Aralık’ta yaşananların dış ve iç güçlerin iş birliği ile ülkenin büyümesine, gelişmesine engel olmak isteyenlerce yapıldığını söyledi.
Dedi demesine ama Gezi olaylarında yaşamını yitirenlerin, sakat kalanların adlarını bir ağzına almadı. Para sayma makinelerini, ayakkabı kutularını, 700 bin liralık hediye saatleri, beleş Hacca gidenleri, kuyumcuları, sarrafları es geçti.
Bir saate yakın konuşmasında Başbakan Erdoğan, ülke meselelerini, kendilerine kurulan tuzakları, İstanbul’da yaptıklarını anlattı. Afyonkarahisar ile ilgili çok kısa bir bölüm ayırmıştı konuşmasına. Sanki Afyon’da değil de İstanbul’da miting yapıyordu.
HAYIRLARA VESİLE OLAN AÇILIŞLAR
“35 gün kaldı. Gece gündüz çalışmalara var mısınız” diyerek özellikle kadınlardan çalışma sözü aldı.
Aldı almasına ancak, bu seçimlere kadar bir nefer gibi çalışan vaiz efendinin ablalarını halka şikayet etti.
Tüm adaylar ile topluca kürsüde poz verildi. Kırmızı karanfiller atıldı.
Sonra Afyonkarahisar’da yapılan tesislerin topluca açılışı yapıldı.
Açılan tesislere baktığımızda fırınlar var. ATSO hizmet binası var. Aylar yıllar önce bitmiş ve hizmete devam eden yerler var.
Ama AKP yetkilileri, “Büyük Usta’nın hayırlı elleri ile açalım. Hayırlara vesile olsun” düşüncesiyle biten yerleri yeniden açtırdı.
BAŞBAKAN’IN SİNİRİ ARTIYOR
Sonuçta şunu gördüm:
Başbakan çok sinirli. Gün geçtikçe hiddeti artıyor. Zaten 2008’de ne demişti: “Öfkeli olduğumu söylüyorlar. Öfke de bir hitabet sanatıdır. Çünkü ben zulmü alkışlayamam, zalimi de asla sevemem. Kusura bakmasınlar, yumuşak başlıysak uysal koyun değiliz, bunu da bilmeleri lazım. Bir yanağına vur, öbür yanağını çevirsin, kusura bakmasın, öyle yanak bizde yok.”
Tam günümüze uygun bir söz.
Bakalım kimler öbür yanağını çevirecek.
Seçimlerde göreceğiz.
Mutlu ve aydınlık yarınlara….