passo
Basın Özgürlüğü

Basın Özgürlüğü

Uzun bir yaz molasından sonra tekrar buluştuk. Aslında 1 Kasım seçimleri ve adayları yazacaktık. Ancak Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan’a yapılan saldırı gündemin değişmesine yol açtı. Baştan söyleyeyim ki bu ne ilk nede son saldırı. Muhalif basın mensupları her dönem bedel ödemiştir. Ödemeye de devam edecektir. Bu düşüncelerle şöyle fikir özgürlüğü yolculuğuna çıkalım isterseniz. Bizim […]

Uzun bir yaz molasından sonra tekrar buluştuk.
Aslında 1 Kasım seçimleri ve adayları yazacaktık. Ancak Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan’a yapılan saldırı gündemin değişmesine yol açtı. Baştan söyleyeyim ki bu ne ilk nede son saldırı. Muhalif basın mensupları her dönem bedel ödemiştir. Ödemeye de devam edecektir. Bu düşüncelerle şöyle fikir özgürlüğü yolculuğuna çıkalım isterseniz.
Bizim mesleğe başladığımız yıllarda medya böylesine yaygın değildi. Ulusal anlamda siyah beyaz TRT ekranı, çoğu zaman cızırtılı çeken polis radyosu ve bir elin parmağı kadar gazeteler vardı. Genelde resmi ilan almak adına çıkan yerel gazeteler ise bir ilde bir iki birçok ilçede ise hiç yoktu.

MEDYANIN YAPISI DEĞİŞTİRİLMEYE ÇALIŞILDI
Zamanla gazete, televizyon, radyo ve internet sitelerinden oluşan medya bir sektör haline geldi. İstanbul’da Ankara’daki bir olay Hocalar ilçesinin Çepni Köyü’ndeki Kara Bayram’ın kahvesinde de onlarca kişi tarafından izlenir olmuştu. Yani iletişim hızlandı, ancak muhalif seslerin etkisi de artmıştı.
Bu kabul edilemez bir durumdu. Bundan yola çıkarak medyanın yapısı değiştirilmeye çalışıldı. Çalışılıyor.
Sermaye basında emeğin önüne geçirildi.
Güç unsuru olmak ve devletten ballı ihaleler kapmak adına medyanın alanı genişledi. ‘Haber kutsal. Yorum hürdür’ ve ‘Basın halkın gözü kulağı ve sesidir’ şiarı unutuldu. Unutturuldu.
İktidar yanlısı yalaka basın el üstünde tutuldu. Yargı, yasama ve yürütmeden sonra 4. Kuvvet olarak görülen basın aynı yargıdaki ve diğer kurumlardaki gibi erozyona uğradı. İktidar sahipleri kendi yandaşlarına gazeteler, televizyonlar aldırıp algı yaratmayı amaçladı.
Çünkü halka en kolay ulaşma yolu sözlü, yazılı, işitsel ve görsel anlamda medyadan geçiyordu..

BASIN, TARİHİNDE ŞEHİTLERİ OLAN BİR SEKTÖRDÜR
Önce sermayenin elinde olan medya sahiplerine ekonomik yaptırımlar yapıldı.
Yetmedi.
Terör örgütü üyesi yaftası yapıştırıldı.
Tutmadı.
Sövüldü.
Olmadı.
Ahmet Hakan örneğinde olduğu gibi dövüldü.
Susmadı.
Hedef gösterildi.
Sinmedi.
İş yerlerine topluca baskınlar yapıldı.
Bitmedi..
Korkutmak, sindirmek, susturmak için her yol ve araç denendi.
Olmuyor.
Olmayacak.
Çünkü basın, tarihinde şehitleri olan bir sektördür. Uğur Mumcu… Abdi İpekçi… Çetin Emeç gibi 60 gazeteci görevleri başında öldürüldü.

KAMUOYUNUN DOĞRU HABER ALMA HAKKI SEKTEYE UĞRADI
Süreç göstermiştir ki bir ülkenin yazılı ve görsel basını ne kadar sermayeye, dolayısıyla da iktidarın kontrolüne sokulmuşsa ‘kamuoyunun doğru haber alma hakkı’, sekteye uğramıştır.

Yeni yasal düzenlemelerle de düşünmeyen, sormayan, sorgulamayan, itiraz etmeyen bir toplum modeli kurulmak istenmektedir.
Düşünce ve ifade özgürlüğünün somutlaştığı mesleklerin başında gelen gazetecilik de işte bu nedenle saldırıya ve işgale uğramaktadır.

HALKIN YARIDAN FAZLASI MEDYAYA BASKI VAR DİYOR
Bakın basına baskı yapılıyor mu? Sorusuna şöyle cevap veriliyor.
“Medyanın bugün baskı altında olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusu yöneltilen vatandaşların yarıdan fazlası (yüzde 51.7), “Evet, düşünüyorum” cevabını vermiş. “Son 1 yıl içerisinde yazarlar üzerinde baskı arttı mı?” sorusuna da “Evet, arttı” cevabı veriliyor.
Yazımıza Atatürk’ün bir asır önce söylediği cümle ile noktayı koyalım: “Basın, milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hulâsa bir milletin hedefi saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir.”(1922)
Dilerim bu sözler mevcut yöneticilerin kulağına küpe olur.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Yorumlara Kapalıdır