Reklam

Reklam

passo
Deli Deli Tepeli

Deli Deli Tepeli

Deli Deli Tepeli Diyanet ,İşleri Başkanı Ali Erbaş manidar bir günde Atatürk düşmanı Kadir Mısırlıoğlu nun ziyaret etmesinin yankıları devam ediyor. Pazartesi günü Diyanet’ten açıklama geldi.Denildi ki “Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş’ın bir ziyareti ile ilgili bazı medya mecralarında gerçeklerle bağdaşmayan haber ve yorumlar yapıldığı görülmektedir. Söz konusu ziyaret 9 Kasım 2018 tarihinde […]

Deli Deli Tepeli

Diyanet ,İşleri Başkanı Ali Erbaş manidar bir günde Atatürk düşmanı Kadir Mısırlıoğlu nun ziyaret etmesinin yankıları devam ediyor.
Pazartesi günü Diyanet’ten açıklama geldi.Denildi ki “Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş’ın bir ziyareti ile ilgili bazı medya mecralarında gerçeklerle bağdaşmayan haber ve yorumlar yapıldığı görülmektedir. Söz konusu ziyaret 9 Kasım 2018 tarihinde saat 14:30 sularında ve tamamen insani duygularla yapılan bir hasta ziyaretidir.”
Aman ne güzel.
10 Kasım da değilmiş
Hatta 9’u beş geçe de değilmiş.
Böylesi bir açıklama dahi insanın aklı ile alay etmektir.

Akılllı Hoca dan İnciler
İyi de kim bu Mısırlıoğlu
Neden bu ziyaret böylesi yankı yaptı?
Bu soruların yanıtını bulmak adına neler demiş Mısırlıoğlu o veciz sözlerine bir bakalım.
• “Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı. Ne şeriat yıkılırdı. Ne medreseler lağvedilirdi. Ne hocalar asılırdı. Hiçbiri olmazdı”
• Şeyh Said’den “Milletin imanını kurtaran kahraman” diye bahsetmiş, hızını alamayıp “Şeyh Said Kürt, Cumhuriyet tarihinin en büyük adamı, en saygı duyduğum adam. Çünkü Allah nizam-ı namına karşı, küfre karşı yiğitçe çıkmış” diyebilmişti.
• Yunan’ı biz 500 sene bir vali ile idare ettik. Yunan’ı yendik diye bayram yapmak bir pehlivanın bir çocuğu yendiği için mükafatlandırılması gibi abesle iştigaldir
• Ersoy’un İstiklal Marşı’na ‘Korkma’ ifadesiyle başlamasına ”80 sene sonra Yunan’ı hala Sakarya’da mı vehmediyorsun da ‘Korkma’ diye başlatıyorsun. ‘Niye korkacağım lan, Mehmet Akif serserinin teki”
• Kurtuluş Savaşı’nın aslında çok önemsiz bir mücadele I. İnönü ve Dumlupınar Meydan Muharebeleri yok.,
• Vahdettin bir kahraman, Lozan’ın ise bir hezimet
• Hangi ülkede biri ölünce sokakta insanları bir dakika durduruyorlar? İnsan hakkına aykırı değil mi bu

Çocukken Atatürk Düşmanı

Sözde tarihçi Deli Kadir’in seceresine bir bakalım neler görüyoruz neler?
1941 yılında, sekiz yaşında, Akçaabat Merkez İlk Mektebi’ne başlıyor. 15 yaşındayken Atatürk düşmanlığının ilk cezasını almış, okuldan 1 haftalığına uzaklaştırılmıştı.
1950’de Trabzon Lisesi’ne başladı. Okulda söyledikleri, faaliyetleri nedeniyle defalarca disiplin kurulunun karşısına çıktı. Trabzon Lisesi’ndeki macerası okulda bulunan namaz odasındaki bir takvimde Mustafa Kemal Atatürk’ün resmini yırtmasıyla son buldu. Trabzon Lisesi’nden atılmış, liseyi başka okullarda girdiği sınavlarla tamamlayabilmişti.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kaydını yaptırdı. İstanbul’da önce akrabalarının yanında, daha sonra Trabzon Liselerinden Yetişenler Cemiyeti’nin yurduna taşındı. Zaman geçti, Cemiyet’in başkanı oldu. Başkanlığı döneminde Cemiyet’e bağlı yurtların sayısı arttı. Mısıroğlu’nun “keşfettiği” yurtları, daha sonra ise FETÖ kullanacaktı. O yurtlardan yetişen binlerce militan, Cumhuriyet devrimlerine savaş açacak, devleti teslim alacak ve orduya kadar sızacaktı.
1964 te “Lozan Zafer mi hezimet mi” piyasaya çıktı. 1970’de kitabın içeriğini genişletmiş, ikinci baskısını yapmıştı. Ancak o kitap “Atatürk aleyhinde işlenen suçlar hakkında kanun”a istinaden toplatıldı. Mısıroğlu’na hapis cezası verildi, ceza 1974’deki afla düştü.
Ancak Cumhuriyet devrimlerine saldırmaya hız vermişti bir kere Mısıroğlu. Bu kez, İstanbul Milli Türk Talebe Birliği’nin Harf İnkılabı konferansında saldırdı devrimlere. Konferansta söyledikleri nedeniyle 7 sene 5 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezanın infazı Eskişehir Sivil Cezaevi’nde başladı, oradan İstanbul Sağmalcılar Cezaevi’ne gönderildi. Daha sonra da Bakırköy Akıl Hastanesi Adli Servis ve Cerrahpaşa Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nde devam etti. Cerrahpaşa’dan 1974 affıyla birlikte serbest bırakıldı.
1977 Genel Seçimlerinde Milli Selamet Partisi’nden (MSP) Trabzon Milletvekili adayı oldu, seçilemedi. Pes etmedi, 1978 yılında partinin Genel İdare Kurulu’na girdi. 12 Eylül 1980 darbesiyle hakkında tutuklama kararı çıkarıldı., Almanya’ya, Frankfurt’a yerleşti. Oradan da siyasi iltica talebinde bulunduğu İngiltere’ye geçti. 1983 yılında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı. 1991 yılında yapılan değişikliklerle Türkiye’ye yeniden döndü. Sonrasında AKP nin fetvacısı oldu.

AKP nin Fetvacısı
17 Aralık operasyonlarından sonra”Bir adam bu iddiaları kabul etse bile o Müslüman sa bu İslami kaideye göre gene Tayyip Bey’e oy vermeye mecburdur. İman bunu emreder İslam bunu emreder hiç kurtuluşu yok. Çünkü bir tarafta küfür var küfür.”
Artık Erdoğan ona “Hocam” diye hitap ediyordu.
Yani deli deli tepeli…Kulakları küpeli artık makbul bir adamdı.
Geldik konunun özüne…
Birisi birisini sever ziyaretine gider geçmiş olsun sağlık ve afiyet dilebilir.Bu o şahsın bireysel tercihidir.
Ancak makam ve mevkii kullanmadan yapması lazım.
Eğer resmi ziyaret havasında ziyaret ediliyorsa o zaman kime ne mesaj veriyorsun diye sorarlar.
Bir şey daha sorarlar Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a Cuma hutbesinde Mustafa Kemal Atatürk neden yoktu?
Bir başka soru da şu olmalı aslında
Bizlerin vergileri ile sağlanan kaynaklardan kadro alan maaş alan siz bürokratlara bu hakkı yetkiyi kim veriyor?
Şu kesin olarak bilinmelidir ki…
Herşeye rağmen aradan bir asır geçmiş olsa da bu ülkede Atatürk sevgisi büyümeye devam ediyor.
Bunu da böyle bilesiniz….

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Yorumlara Kapalıdır