passo
Deprem Felakettir

Deprem Felakettir

İlk depremle tanışmam çocuk yaşlarda oldu. Kütahya Gediz depremi ilimize kadar yansıdı.1970 yılı Mart ayının dondurucu günleri Hani büyüklerimiz derler ya ‘Mart kapıdan baktırır. Baltayı küreği yaktırır’ işte öylesi bir gece. Şuhut İlçesinde şu anki Ziraat Bankasının arkasındaki evimizdeyiz. Rahmetli adını aldığım dedem İsmail Akar bağırmağa başladı ‘Zelzele oluyor. Zelzele oluyor’ diyerek beni uykudan uyandırdı […]

İlk depremle tanışmam çocuk yaşlarda oldu. Kütahya Gediz depremi ilimize kadar yansıdı.1970 yılı Mart ayının dondurucu günleri Hani büyüklerimiz derler ya ‘Mart kapıdan baktırır. Baltayı küreği yaktırır’ işte öylesi bir gece.
Şuhut İlçesinde şu anki Ziraat Bankasının arkasındaki evimizdeyiz. Rahmetli adını aldığım dedem İsmail Akar bağırmağa başladı ‘Zelzele oluyor. Zelzele oluyor’ diyerek beni uykudan uyandırdı ve kolumdan tuttuğu gibi kendimi sokakta buldum.. Şuhut Çilhane önünde herkes toplandı. Pazar Mahallesi Muhtarı da olan dedem sürekli dualar okuyor. Sokaktaki mahalle ahalisini de teskin etmeye uğraşıyordu Şaşkın ve panik halde büyüklere bakıyordum. Gece saat 12.00 ye geliyordu. Kimse evine giremedi o gece. Biz at arabasında üzerimizde yorgan ve battaniye ile sabahı etmiştik.
Deprem veya zelzele adını duyduğumda o günler gelir hep aklıma…

Yöremizdeki Depremler
Sonraki senelerde depremle yaşamaya başladık. Gediz depreminde 1086 kişi ölmüştü. Eski Gediz gitmiş yeni bir ilçe kurulmuştu o yıllarda
1 Ekim 1995 de Dinar da 6.8 şiddetinde olan depremde 98 kişi yaşamını yitirmişti. Gazeteci olarak Dinar Depremini bire bir yaşadım. DHA muhabiri olarak araç telefonu ile Kanal D ye ilk haberleri verdim.Daha sonra helikopter ile İstanbul dan Gazeteci Metin Uca geldi.
O deprem ki Dinar ilçesini tarumar etti. Sosyal ekonomik ve siyasal yapısını dahi değiştirdi.
Yöremizde Çay/Sultandağı Bolvadin üçgeninde Şubat 2002 senesinde 6 şiddetine olan depremde ise 48 kişi yaşamını yitirdi. Büyük hasarlar oluşmuştu. Geriye baktığımızda ülkemiz deprem kuşağında her daim söylüyoruz ya depremle yaşamak zorundayız diye.
Bakın geçmişte ülkemizde büyük depremleri hatırlayalım…

Ülkemizde Büyük Depremler 27 Aralık 1939 Büyük Erzincan Depreminde yaklaşık 33 bin kişi hayatını kaybetmiş, 100 bin kişi de yaralandı Samsun’un Ladik ilçesi yakınlarında 26 Kasım 1943’te meydana gelen 7.6 şiddetindeki depremde 2300’e yakın insan yaşamını yitirmiş 5.000 kişi yaralanmış ve binaların yüzde 75’i yıkıldı. Muş’un Varto ilçesinde 1966 yılında iki deprem oldu.İlk deprem 7 Mart tarihinde gerçekleşti. Bu deprem 14 kişinin ölümüyle ve 75 kişinin yaralanmasıyla sonuçlandı. İkinci deprem 19 Ağustos’ta meydana geldi. Asıl hasar bırakan ve yıkıcı olan deprem ikinci depremdi. 2400’e yakın ölü ve 1500’e yakın yaralı olduğu bilinmektedir. Van’ın Muradiye ilçesinde meydana gelen depremdir. Depremde 4.bine yakın insan ölmüş , 500’e yakın insan yaralanmış ve 10 bine yakın bina hasar almıştır. 17 Ağustos 1999 sabahı 03:02 de gerçekleşen, Kocaeli/Gölcük merkezli depremde 18.bine yakın kişinin öldüğü, 25.bine yakın kişinin de yaralandığı bilinmektedir. Ve son olarak Van’ın Tabanlı ilçesi merkezli olarak 2011 yılında meydana gelen iki depremde 700’e yakın insan hayatını kaybetmiş, yaklaşık iki bin kişi de yaralanmıştır.

İstanbul Depremi
Geçen hafta İstanbul sallandı. Şükür can kaydı yok. Ama uzmanlar 30 yıl içinde 7 veya 7.6 aralığında büyük bir depremin olacağını ve bir yıl içinde bu depremin olma ihtimali ise yüzde 2.5 olarak belirtiyor İstanbul ve çevresi risk altında.
Uzmanlar 2011 yılı öncesi binaların depremden daha çok etkileneceğinin altını çiziyor ve diyor ki’. Adalar ile İstanbul arasında herhangi bir kütle, dağ, tepe olmadığı için deprem enerjisini direkt yiyeceğiz. Bir binaya vurunca onun toprağın üzerindeki ilk katını hedef alır. Yani zemin katı.Zemin katlar da genellikle dükkan olduğu için, yani duvarlar olmadığı için kesilmesi daha kolay olur. Ayrıca binanın bütün yükü de zemin kat kolonları üzerindedir. S dalgası zemin kat kolonlarını keser, sonra birinci kat zemine göçer, s dalgası bu sefer birinci katı keser, böyle böyle binayı tek kat tek kat kese kese bitirir. Deprem ne kadar uzun sürerse o kadar katı keser. Bu yüzden üst katlar daha güvenlidir derler. Çünkü 7. kat zemine inip kesilene kadar belki deprem son bulur.
Ne yapılmalı?
Alınacak önlemler sorusunu cevabını aramak için sözü yine uzmanlara bırakalım
‘Kentin tüm altyapısının elden geçmesi gerekiyor. Yollar,viyadükler, köprüler, barajlar, atık su şebekeleri, kanalizasyonlar, içme suyu şebekesi, elektrik şebekesi, haberleşme hatları, aklınıza ne gelirse elden geçmeli ve sağlamlaştırılmalı. Sonra deprem olduğunda ortaya çıkması muhtemel milyonlarca ton molozun yaratabileceği zararı düşünmek gerek. Bu molozların ortada bırakılırlarsa yayacakları tozların, atmosfere, yeraltı suyuna verecekleri zarar deprem kadar büyük. Memleket sanayisinin yüzde 50’si İstanbul’da. Üretim durduğunda iş kaybı büyük olur ve Türkiye’ye diz çöktürür. Fabrikan sağlam mı? Alet edevat korunaklı mı? Yanal ve düşey hareketleri tolere edebilecek durumda mı? Sanayicilerin bütün bunlara hazırlıklı olması gerek.” tesbiti yapılıyor.

Deprem gerçeği ortada ama gerekli tedbirlerinde alınması lazım.
Allah tüm insanlığı böylesi felaketlerden kurusun….

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Yorumlara Kapalıdır