Bir esnafın işyerinde oturuyorum. TV ekranlarında doların artmakta olduğunu görünce bana döndü’ Allah’a şükür dolar borcum yok.10 lira olmazsa hatırım kalır.’sözlerine şaşırdım. Tıpkı benzine zam geldiğinde ‘Ben 100 liralık benzin alıyorum abi. Benim için fark etmez ki’ diyen araç sahibi veya her sigara zammında ‘Bu sigarayı bırakmak lazım artık. Zamanı geldi’ diyen tiryaki kafası. Bakın […]
Bir esnafın işyerinde oturuyorum. TV ekranlarında doların artmakta olduğunu görünce bana döndü’ Allah’a şükür dolar borcum yok.10 lira olmazsa hatırım kalır.’sözlerine şaşırdım. Tıpkı benzine zam geldiğinde ‘Ben 100 liralık benzin alıyorum abi. Benim için fark etmez ki’ diyen araç sahibi veya her sigara zammında ‘Bu sigarayı bırakmak lazım artık. Zamanı geldi’ diyen tiryaki kafası.
Bakın geçtiğimiz günlerde Ekonomi ve Maliye Bakanı Berat Albayrak o dahi açıklamalarına bir yenisini daha ekledi ve dedik ki’ Dolar yükselecek diye dolar alanlar ve 6 lira beklentisi ile avucunu oluşturanlar. Şimdi dolar 5 TL lere geliyor işte bunlar kara kara düşünüyorlar. Avuçlarını yaladılar görecekseniz dolar daha çok düşecek’
Ama dolar 6 TL yaslandı.
Bakanlık Başbakanlık yapmış Binali Yıldırım’ın bir sözü çok daha ilginçti.’Dolar dolsa da olur, dolmasa da’ demişti Yıldırım.
Dolar 4 ayda yüzde 12 arttı
Önce bir tespit yapalım:
Türk Lirası son aylarda dolar karşısında sürekli değer kaybediyor.
Şu an 6 TL ye dayanan dolar her geçen gün paramız karşısında değer kazanıyor.
4 ay içinde TL karşısında doların yüzde 12.2 değer kazandı.
Peki dolar diğer yabancı paralar karşısında ne kadar değer kazanmış ona bakalım:
Brezilya Riyali karşısında 4 ay içinde yüzde 1.8, Hindistan Rupiah karşısında yüzde 0,3 ve
Güney Afrika Randı karşısında dolar yüzde 0.4 değer kazanıyor.
Yani ocak ayında 5 bin 100 lira olan dolar şimdi 6 bin lira.
Bu dolar artışının iki sebebi var.
Ekonomi ile ilgili etkenler ve ekonomi dışındaki gelişmeler.
Ekonomik etkenlere bakıldığında;
Yanlış kararlar sonucu işsizlik arttı. Enflasyon yükseldi. Büyüme küçüldü.
Merkez Bankasının hedefine varmayan tahmin ve çabaları.
Ekonomi dışında gerçekleşen etkenler ise çok bildik.
Türkiye de yarı başkanlık sistemine geçilmesi. Yasama yargı ve yürütme erklerinin arasındaki denetim ve ayrımın kalkması.
Yargı bağımsızlığının gün geçtikçe azalması.İşte en önemli ölçüsü aradan bir ay geçmesine rağmen İstanbul seçim sonuçlarındaki belirsizlik.
Bakın önümüz mübarek ramazan ayı. Soframıza gelecek olan özelikle gıda maddeleri kendiliğinden hemen artacak. Çünkü tarım da dahi dışa bağımlı bir hale geldik.
Dolayısıyla dolar artışı iğneden ipliğe her sektöre etkiliyor.
Peki ne yapılmalı ?
Siyasi atmosfer saydamlaşmalı
Ekonomi yönetimi, daha fazla vakit yitirilmeden, ehil ellere emanet edilmelidir.
Dağıtılan kurumsal yapı yeniden derlenip, toparlanmalıdır.
Başta Merkez Bankası net rezervleri olmak üzere ekonomik veriler üzerindeki kuşku bulutları derhal dağıtılmalıdır.
Rezervlerimizi tahkim etmek için çalışmalara derhal başlanılmalıdır.
Daha şeffaf olunmalıdır.
Piyasa dışı müdahaleler ve arka kapı politikalarıyla ekonominin yönetilemeyeceği artık anlaşılmalıdır.
Piyasalarla kavga etmek ve emir vermek yerine, piyasaları ikna etmeye çalışılmalıdır.
Piyasaları ikna etmenin en iyi yolu, sorunları doğru teşhis eden, güven veren, çözümleri tutarlı, atılacak somut adımları takvime bağlanmış bir ekonomik programın uygulamaya konulması suretiyle olacaktır.
Bu programı tasarlarken tüm sosyal kesimlerin görüşü alınmalı, yükün en adil şekilde paylaşımını sağlayacak mekanizmalar mutlaka oluşturulmalıdır.
Tüm sosyal kesimleri ikna etmeyen bir programın başarı şansı yoktur.
Mübarek Ramazan ayı tüm insanlığa hayırlar getirsin.