Unesco (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu) tarafından 13 Şubat tüm dünyada anılmak üzere Dünya Radyocular Günü olarak ilan edildi. Yıllarca bu sektörde emek ceren birisi olarak bu gün vesilesi ile radyo ve radyocuları hatta sorunlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. İlk ses 1921 de duyuldu İlk radyo yayını İstanbul Radyosu adı altında 1921’de başladı. Denemeler […]
Unesco (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu) tarafından 13 Şubat tüm dünyada anılmak üzere Dünya Radyocular Günü olarak ilan edildi.
Yıllarca bu sektörde emek ceren birisi olarak bu gün vesilesi ile radyo ve radyocuları hatta sorunlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
İlk ses 1921 de duyuldu
İlk radyo yayını İstanbul Radyosu adı altında 1921’de başladı. Denemeler ve iyileştirmelerin ardından 1923 tarihinde Öğretmen Okulu’nun bodrum katında “Telsiz telefon tecrübeleri” adı altında davetlilere ve basına açık bir şekilde yapıldı.
Bir bodrum katında başlayan ilk radyo yayını ile, halkın radyo yayınlarını tanıması, birbirleriyle iletişim kurması ve haberleri güncel olarak öğrenmesi hedeflendi.
İlk yayınlar akşam saatleri yapıldı ve sadece 5 saat ile sınırlanmıştı.
24 saat radyo yayıncılığı ise 1927 oldu. O zamanlar habere ‘ajans’ denir ve ajanslar toplu dinlenirdi. Ajans başladığında adeta hayat dururdu. 1960’lı yıllara kadar savaşları, darbeleri, tüm siyasi gelişmeleri, kazaları; kısacası ‘hayatı’ radyodan takip ettik. Cam ekranın hayatımıza girmesiyle radyoların etkisi biraz daha azaldı. Radyolar da televizyonlar gibi 1990’larda Türkiye’de serbestlik kazandı.
Özel televizyonlar gibi özel radyolar da peş peşe açılmaya başladı. Türkiye de 1.078 radyo var. 35’i ulusal, 99’u bölgesel, 944’ü ise yerel yayın yapıyor. Karasal olarak FM Bandında yayın yapan 1078 radyo yanında 50 civarında uydudan yayın yapan radyolar yer alıyor.
İlimizdeki sayılar aslında fazla değil 7 yerel gazete,2 TV ve 7 yerel radyo bulunuyor. İngiltere’de 384, Almanya’da 327, Fransa’da 437 radyonun bulunduğu düşünülürse Türkiye’de tam bir radyo enflasyonu olduğunu söyleyebiliriz.
Reklamda en az dilim Radyoya
Şimdi 1078 radyo olmasına rağmen bu radyoların genel reklam pastasından aldığı pay sadece yüzde 3.Ev işyeri araç cep telefonu internet ve benzeri her ortamda dinlenen radyo iş reklama gelince en son sırada yer alıyor.
Bu konuyu takip eden ve merak edenler için bir veriyi paylaşalım.
100 lira olan bir reklam payının ;
48 lirası TV ye, 26 TL si internet ,12 lira gazete,10 lirası Açıkhava 2 lirası sinemalara kalan 3 lira ise radyoya gidiyor. Reklam pastasından en az dilim alan radyonun reklam dışında başkaca geliri yok.Gazeteler resmi ilan adıyla devletten bir anlamda destek alıyor ama bu TV İnternete,radyolara yok.Reklam geliri yok ama çaldığınız eserlerden dolayı bestecisine ayrı,yorumcusuna ayrı,güftecisine ayrı olmak üzere üç ayrı telif ödersiniz.
Aldığınız reklamlardan yüzde 18 KDV ödenir. Yetmedi RTÜK payı ve yılda iki kez yayın lisans bedeli ödenir. Elektrik bedeli, cihaz,personel,SGK,Kurumlar vergisi bu işin cebası.
Zorunlu yayın TV ve Radyolarda Beleş olamaz
Özelikle yerel radyolar giderlerini karşılayamaz durumdadır. Öncelikle radyoların reklam payları artması lazım.Aslında Fransa da da bir uygulama var.Yerel işletme şirket ve firmalar ulusal yerine yerel radyo TV hatta gazetelere reklam verme zorunluluğu bulunuyor.Örneğin bir sucuk firması Afyon da üretim halinde ise TRT yerine yerel bir radyo veya TV ye reklam vermesi lazım.
Bir başka beklenti ise şu yazılı görsel, işitsel ve internet medyasındaki reklamlardan yüzde 18 olan KDV yüzde 8 e inmesi gerekir.
Ayrıca Bilindiği üzere Basın İlan Kurumu kanalıyla dağıtılan reklamlar sadece yazılı basına veriliyor. Bunların değeri ise yıllık 120 milyon TL’yi buluyor. Yani bir yerel gazetede yılda 150/200 bin gibi resmi ilan bedeli alıyor. Gazetelerin bu pastasına girmek yerine Radyo ve TV lerin bakanlıkların yayınlamak zorunda oldukları zorunlu yayınlar var. İşte bu zorunlu yayınların ücretli hala gelmesi ile radyo ve TV ler kısmen nefes alır.
Yani akıl alacak iş değil. Devlet TV ve radyolara zorunlu yayın diyerek bedava tanıtım ve bilgilendirme yayınlatıyor..Yayınlamaz isen cezayı basıyor. Medyanın diğer sektörü olan gazetelere ise resmi ilan adıyla destek veriyor.İnternet habercilerin ise ne devletten desteği var nede böyle zorunlu yayın kösteği.Zaten yasal güvenceleri de daha çıkmadı o tarafta da bir dokun bin ah işit .
Elinizin altında kulağınızın dibinde olan
radyolara dinleyeni, reklam vereni, yasal düzenleme yapanı olmak üzere ülke
insanın sahip çıkmasını umuyorum.
Hani sürekli diyoruz ya ‘ Basın halkın gözü, kulağı ve sesi’ diye.
Duyan kulak işitilecek ses olmak adına radyolar her daim yaşamımızda
olmalıdır. Bu
vesile ile tüm radyo emekçilerinin günlerini kutluyorum.
Mutlu ve aydınlık yarınlar diliyorum.