passo
  Ekonomi Karamsar Tablo Çiziyor

  Ekonomi Karamsar Tablo Çiziyor

  Her ay cebimizdeki para güneşin altındaki kar gibi hızla eriyor. Ekonomik verilere geleceğe karamsar bakmamıza yol açıyor. cari açık artıyor. Faiz ve dolar yükseliyor. Başta inşaat sektörü olmak üzere iflas sesleri şimdiden duyulmaya başlandı. Farkına bile varmadan gıda maddelerinde her ay zamla karşılaşıyoruz. Önce ekonomik göstergeler ne diyor?                                Ekonomi Karamsar […]

 

Her ay cebimizdeki para güneşin altındaki kar gibi hızla eriyor. Ekonomik verilere geleceğe karamsar bakmamıza yol açıyor. cari açık artıyor. Faiz ve dolar yükseliyor. Başta inşaat sektörü olmak üzere iflas sesleri şimdiden duyulmaya başlandı. Farkına bile varmadan gıda maddelerinde her ay zamla karşılaşıyoruz.

Önce ekonomik göstergeler ne diyor?

 

 

 

                         Ekonomi Karamsar Tablo Çiziyor

 

Her ay cebimizdeki para güneşin altındaki kar gibi hızla eriyor. Ekonomik verilere geleceğe karamsar bakmamıza yol açıyor. cari açık artıyor. Faiz ve dolar yükseliyor. Başta inşaat sektörü olmak üzere iflas sesleri şimdiden duyulmaya başlandı. Farkına bile varmadan gıda maddelerinde her ay zamla karşılaşıyoruz.

Önce ekonomik göstergeler ne diyor?

 

CARİ AÇIK CAN YAKIYOR

 

           Cari açık (ülkenin dışsatımıyla dışalımı arasında oluşan açık, dış ticaret açığı.) ocak ayında geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 162 arttı. Ve 7,1 milyar dolar oldu.

Buna göre 12 aylık cari işlemler açığı 51,6 milyar dolara ulaştı.

Bu GSYH’nın yüzde 6’sı. Yatırımın unutulduğu ve sıcak paraya mahkum bırakılan ülkemizde cari açığın artması, yanı sıra bu yıl içinde ödenmesi gereken 118 milyar dolar dış borç ödemesi var.

Dolar 3.90’lara geldi. Dünyada en fazla dolar karşısında değer kaybeden bizim TL oldu. Doviz artışları ise yatırımcı borçlarının kar topu gibi büyümesine yol açıyor. Faiz artışlarında kapının eşiğine geldiğini hatırlatalım.

Önümüzdeki günler ekonomik anlamda karamsar tabloyu gösteriyor.

Bu olumsuz görüntü bireyin her türlü harcamalarına da yansıyor. Dar gelirlinin en fazla harcama yaptığı alan gıda sektörü. İki ay içinde gıda ürünlerinde yüzde 5 oranında artış görüyoruz. Bu artış yüzünden yoksul daha fazla yoksullaşıyor.

 

 GIDA FİYATLARI UÇUYOR

 

Geçen yılın son dört ayında yüzde 7,4 oranında artan gıda fiyatları bu yıl ocak ayında yüzde 0,9, Şubat ayında ise yüzde 3,55 oranında yükseliş kaydetti.                                                                    Bu yılın ilk iki ayında gıda harcamalarında yaşanan artış yüzde 4,52’ye ulaştı.                                                                              Yapılan araştırmalar gösteriyor ki…

Türkiye’deki aileler gıda için harcadıkları her 100 liranın 18,7 lirasını pirinç, ekmek, bulgur, buğday unu, makarna ve şehriye gibi ürünlere harcıyor. Diğer ülkelere göre miktar olarak çok az tüketilmesine rağmen, dünyanın belki de en yüksek fiyatlarının geçerli olması nedeniyle et ve balık için yapılan harcamalar ise gıda harcamalarının yüzde 24,3’ünü oluşturuyor. Süt, peynir, tereyağı ve diğer süt ürünleri ile yumurtanın gıda harcamaları içerisindeki payı ise yüzde 18’i buluyor.

Ülkemizde gıda için harcanan her 100 liranın 5,3 lirası tereyağı dışındaki yağlara,8,2 lirası meyveye, 13,3 lirası sebzeye 1,5 lirası bakliyata, 10,7 lirası ise diğer gıda ürünlerine ayrılıyor..

 

YOKSUL DAHA YOKSUL   

 

Gıda harcamalarını ülke ekonomisindeki etkisini örnekle anlatalım:                                                 En yoksul kesim arasında bulunan Mehmet bey kazandığı her 100 lira paranın 31 lirasını gıda tüketimine harcıyor. En zenginler listesinde olan Mesut bey ise elindeki her 100 TL nin sadece 13 lirasını gıda tüketimine harcıyor.

Yani gıda harcamasındaki her 10 liralık artış Mehmet beyin sofrasından iki ekmeği götürüyor. En zengin Mesut beyden ise sadece 1 ekmeği alıyor.

Kısacası gıda ürünlerine yapılan zam yoksulu daha fazla yoksullaştırıyor. Doğal olarak gelir dağılımdaki zengin ve fakir arasındaki makas daha çok artıyor.

Toplumun büyük bir kısmı borçlu ve nakit akışı yok denecek kadar az.Borçlar ötele ötelene zaman yayılmaya devam ediyor.

 

100 DOLAR NELERE KADİRSİN

 

Nakit sıkıntısı ve paranın dolaşım hızını bir fıkra ile anlatalım.

Bir kıyı kasabası…Yaz sezonu yağmur yağıyor ve kasaba bomboş. Herkesin birbirine borcu var ve kredi ile yaşıyorlar. Şans eseri otele zengin bir Rus geliyor ve resepsiyona 100 dolar bırakıyor. Ancak odayı beğenmezse parasını alıp gideceğini söylüyor ve yukarı çıkıyor. Otel sahibi parayı alır almaz kasaba olan borcunu ödüyor. Kasap, 100 doları hemen alarak toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor. Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle kredili hizmet veren hayat kadınına götürüyor. Kadın parayı alıp aynı otele giderek oraya olan borcunu kapatıyor. Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor, odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri istiyor. Parasını geri alan Rus müşteri, kasabayı terk ediyor. Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor. Ancak tüm kasaba borçlarından kurtuluyor.

Sonuçta faiz ve rant ekonomisi yerini yatırım ve istihdam alanına bırakması lazım. Yoksa dışarıdan sağlanan kaynakları yatırım dışındaki alanlara harcadığımızda tüketim artışına yol verildiğinde sadece büyüme rakamlarına bakarak kendimizi avutmanın alemi yok.

Cari açığa çare bulunmadığı sürece  iki yakamız bir araya zor gelir.

Mutlu ve aydınlık yarınlara….

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Yorumlara Kapalıdır