Yıl 1918. Bakü Ruslar tarafından işgal edilmiş. Osmanlı zor durumda. Anadolu’da gözü olanlar oyun içinde oyun çeviriyorlar. Bakü’nün kurtarılması lazım. Bir yandan Ruslar, öbür yandan Ermeniler bayram ediyorlar. Osmanlı’nın Kafkas İslam Orduları Komutanı Nuri Paşa, Nuri Killigil ordusuyla Bakü’yü işgal ordularından ve mezaliminden kurtarıyor. Böylece Bakü Fatihi adını alıyor. Bir süre sonra Türk ordusunun Bakü’yü […]
Yıl 1918.
Bakü Ruslar tarafından işgal edilmiş.
Osmanlı zor durumda.
Anadolu’da gözü olanlar oyun içinde oyun çeviriyorlar.
Bakü’nün kurtarılması lazım.
Bir yandan Ruslar, öbür yandan Ermeniler bayram ediyorlar.
Osmanlı’nın Kafkas İslam Orduları Komutanı Nuri Paşa, Nuri Killigil ordusuyla Bakü’yü işgal ordularından ve mezaliminden kurtarıyor.
Böylece Bakü Fatihi adını alıyor.
Bir süre sonra Türk ordusunun Bakü’yü terk etmesi isteniyor. Nuri Paşa Anadolu’ya dönüyor.
Kurtuluştan sonra siyasete ve işadamlığına soyunuyor.
Askeri mühimmat üreten fabrikasını İstanbul’da faaliyete geçiriyor.
O güne kadar yapılamayan ve hep dışarıya bağımlı olduğumuz top, tüfek, havan mermileri üretiyor.
Hem kendi ordumuz kullanıyor, hem de yurt dışına ihraç etmeye başlıyor, önemli ihracat girdileri sağlıyor.
Fabrikalarını durmadan genişleten Nuri Killigil ABD ve Rusya’nın gözünden kaçmıyor, çünkü; Türkiye kırklı yıllarda önemli bir hamleyle silah ve savunma sanayinde bir adım öne çıkmıştır.
1948’de İsrail’in kurulmasıyla birlikte, Orta Doğu’daki huzursuzluklar Ürdün, İsrail ve Arap coğrafyasında önemli savaşların önünü açıyor.
Araplar, Türkiye’den başka silah alacak ülkeleri olmadığı için, hep kaybedeceklerdir. Bu eksiği Nuri Killigil’in (Nuri Paşa) silah ve mühimmatlarıyla gideriyorlar.
Bu durumu gören ve izlemekte olanlar Sütlüce’deki silah ve mühimmat fabrikasını 2 Mart 1949’da havaya uçurdular.
Bu patlamada Enver Paşa’nın küçük kardeşi, Bakü Fatihi Nuri Paşa hayatını kaybetti.
Bütün uğraşı ve incelemelere rağmen, bu önemli fabrikanın havaya uçurulmasının nedenleri ve müsebbipleri sözde bulunamadı. İş, yarım ağızla İsrail’e atfedildi.
Anadolu’yu şereflendiren ve İslam’ın da kalkanı olan Türk milleti, bu coğrafyaya canı pahasına sahip olmuş, yüz binlerce şehit pahasına bu toprakları vatan yapmıştır.
Gözleri vardır.
Bin yıldır bu topraklarda birilerinin hep gözü olmuştur, olmaya da devam edecektir.
Bu topraklarda gidici değil, kalıcıyız. Seksen üç milyon olduk. İki milyondan bin yılda yüz milyon olacağız.
Türk milletinin duruşundan, heybetinden, azim ve kararlığından korkanlar, dün olduğu gibi bugün de içimizi karıştırmaya devam ediyorlar. Kısaca haçla hilalin kavgası daha çok sürecek.
1930’lu ve 40’lı yıllarda ilk uçak imalatına başladığımızda Vecihi Hürkuş’un fabrikalarını yakmadılar mı?
Bingöl’den Tatvan’a giden helikopterin düşmesiyle içimizi yakan 11 şehidimiz bütün milletimizin içini yaktı, kavurdu. Üstelik bu şehitlerin ikisi Afyon’luydu. Rahmet olsun hepsine.
Bir ölür, bin doğarız.
Bu memlekete Bakü Fatihi Nuri Paşa gibi helikopterde şehit olan Korgeneral Osman Erbaş gibi analar çok yiğitler doğurur. Yüce Türk milletinin başı sağolsun.