Arkadaşını iyi seçeceksin. İyi bir arkadaş insanı vezir, kötü bir arkadaş ise rezil eder. Biz dostlarımızı ülke olarak bir türlü seçmeyi başaramadık. Dün çok iyi dediğimize bugün kötü demeye başladık. Hatta ve hatta bizi yerden yere batıracak davranışlar sergiledik. Örneğin Irak’ın kuzeyindeki Barzani ve toprakları bizim için kırmızı çizgilerdi. Kırmızılar gitti, yerini yeşil çizgiler aldı. […]
Arkadaşını iyi seçeceksin.
İyi bir arkadaş insanı vezir, kötü bir arkadaş ise rezil eder.
Biz dostlarımızı ülke olarak bir türlü seçmeyi başaramadık. Dün çok iyi dediğimize bugün kötü demeye başladık. Hatta ve hatta bizi yerden yere batıracak davranışlar sergiledik.
Örneğin Irak’ın kuzeyindeki Barzani ve toprakları bizim için kırmızı çizgilerdi. Kırmızılar gitti, yerini yeşil çizgiler aldı.
PKK’lıları istediğimizde, Barzani, ‘Bir kedi bile vermem’ diyordu.
Bugün asırlardır komşumuz, bin yıl önce büyük göçte geldiğimiz bir kısım toprakların sahibi merkezi hükümet Irak’a karşı kafa tutmaya başladık. Dışladık onları ve dünün eşkıyalarıyla dost olduk.
Vay be! İşe bak…
Dün Hafız Esad bir numaralı düşmanımızdı. Oğluyla hop oturup hop kalktık. Yemekler, tatiller, ziyafetler…
Neredeyse iki devlet birleşecek denmeye başlamıştı. Esad kardeşimizdi. Bir anda, durduk yerde rejimine tu kaka! Demeye başladık.
Sonra Esad oldu Eset.
Hemen ardından şiddetli bir savaş ve bugün Suriye başımıza, durduk yerde çok ama çok büyük dert oldu.
Suriye’nin toprak bütünlüğünden yanaydık, oldu on parça. Hatta PKK ve PYD amacına ulaştı. Güneyimizde yeni bir Barzani benzeri yapılanma türedi.
Yani, yeni Suriye, yeni bir Kürt devleti doğurdu. Oradaki kırmızılarda yeşile döndü.
İsrail’e yıllardır demedik laf bırakmadık. Şimdilerde barışmak için taklalar atılıyor.
Biz bu kadar aşağılanmayı hak etmeyen, geçmişi şeref ve şanla dolu bir milletiz.
Gücüme gidiyor böyle yaşamak.
Sıfır sorunlu komşudan vazgeçtik.
İçimizde sorunlar o kadar büyüdü, dağlara döndü ki, kendi sorunlarımızın acısı her gün yürekleri dağlıyor.
Ciğerlerimiz yanıyor.
Ciğerlerimiz yanıyor, söndürün bu yangını ya da çekip gidin diye bağırasım geliyor.
Ne oldu barışa, huzura, güvene?
Ne oldu Cumhuriyet’in kurucusu, O büyük insanın, ‘Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesine?
Babasından kalan onca zenginliği har vurup harman savuran, hovarda evlatlara döndük.
Rahmetli 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, ‘Keser döner, sap döner, bir gün gelir hesap döner’ sözü aklıma geliyor.
Bir gün dediğimiz gün, Allah için çabuk gelsin. Dayanacak gücümüz kalmadı.