Çok yoğun bir günün ardından İnci kafeye oturdu. Oğlu Umut okuldan çıkmamıştı daha. Bir kahve söyledi. Kahveyi beklerken gözleri daldı. Maziye doğru yolculuk yapmaya başladı. Lise sonrası daha yaşı 20 olmadan Selim ile evlenmişti. İlk yıllar çok güzel gidiyordu. Kocasını tanımaya çalışıyor tanıdıkça daha çok seviyordu. Güzel bir düğün olmuştu.Beyaz gelinlikle kuğu gibi süsülüyordu.Düğünün ardından […]
Çok yoğun bir günün ardından İnci kafeye oturdu. Oğlu Umut okuldan çıkmamıştı daha. Bir kahve söyledi. Kahveyi beklerken gözleri daldı. Maziye doğru yolculuk yapmaya başladı. Lise sonrası daha yaşı 20 olmadan Selim ile evlenmişti. İlk yıllar çok güzel gidiyordu. Kocasını tanımaya çalışıyor tanıdıkça daha çok seviyordu. Güzel bir düğün olmuştu.Beyaz gelinlikle kuğu gibi süsülüyordu.Düğünün ardından Antalya da balayına gitmişlerdi.Günler saatler su gibi akıp gitmişti o muhteşem otelde.
İNCİ ŞÜKREDİYORDU
Selim mühendisti. İlk başlarda akşam olmadan iş çıkışı evine gelirdi. Birlikte sohbet eder haftada bir iki kez dışarı yemek yerlerdi. Sonra çocukları oldu. Mutluluktan havalara uçuyordu İnci. Geleceğe umutlu bakmak ve güzel günler görmek adına ‘Umut’ koydular çocuklarının adını.
Selim Umut doğunca daha bir evcimen olmuştu. İnci her sabah erkenden kalkıyordu. Eşinin kahvaltısını hazırlıyor öperek onu işe uğurluyordu. Sonra tüm günü ev işleri ve Umut’un bakımıyla geçiyordu. Akşamları eşini dört gözle bekliyordu. Selim eve gelince saatlerce sohbet ediyordu.. İnci bu yaşadıklarına her daim şükrediyordu.
Ancak zaman geçtikçe Selim değişmeye başladı. Önce çok para kazandı. Son model araba aldı. Bıyıklarını kesti Uzun lüle lüle olan saçlarını artık kısacık tutuyordu.. Çok değişmişti Selim öylesine ki eve geç ve alkollü gelmeye başladı. Her an tartışma oluyor, bazen şiddet bile uygular olmuştu. Daha sonra sık sık il dışına sözüm ona seyahatler başladı. Haftada üç dört gün Selim yoktu artık.İnci sürekli düşünüyordu içi içini yiyordu ama konduramıyordu.’Yok artık Selim yapmaz’ diyordu kendi kendine…
İNCİ ÇOK İNCİNMİŞTİ
İnci Umut’a sarılıp düzelir inşallah diyerek umutla bekliyordu. Ve beklenen son geldi. Selim’in hayatında başka kadın vardı. Neden Niçin nasıl demeden Umut’u aldığı gibi annesinin yanına kapıyı çekip gitti İnci.
İnci çok incinmişti.
O sırada soğumakta olan kahvesinden bir yudum aldı. Ve tekrar yıllar öncesine gitmeye devam etti. Eş dost sayesinde bir ş bulmuştu. Oğlu ve kendi rızkı için gece gündüz demeden çalışmaya devam ediyordu. ‘Bu günümüzde şükür Allah sağlık versin. Allah Oğlumun bahtını açık etsin’ diye mırıldanmaya başladı. Gözler doldu. Gözyaşlarını göstermemek adına tepeye bakmaya başladı. O sırada Umut elinde kırmızı karanfil ile geldi. ‘Annem Kadınlar Günün Kutlu Olsun. İyi ki varsın,. İyi ki benim annemsin’ diyerek sarıldı.İnci hayatta tek varlığım tutunacak dalım dediği oğlunu öptü kokladı. Teşekkür etti İnci. Ana oğlu sarmaş dolaş oldu her ikisi de ağlamaya başladı. Yaşadıklarına gözyaşları şahitlik ediyordu adeta.
O sırada kafede çalan radyoya kulak verdiler. Radyodaki sunucu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladığını belirterek diyordu ki’ Kadın gittiğinde balkon artık sessizdir. Koridor kimsesiz kalır kadın gittiğinde… Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır aşçı bir temizlikçi bir bakıcı bir bahçıvan, bir muhasebeci ve bir anne gider….
Anne oğul göz göze geldiler.Bu saatten sonra yaşam yolunu birlikte yürümeye devam edeceklerinin farkındaydı aslında ikisi de..İnci toparlandı.’Geçmişe bir sünger çekelim. El ele omuz omuza geleceğe bakalım Yavrum’ dedikten sonra akşamın karanlığında gözden kayboldular.
Doğrusu bu ülkede binlerce İnci var.Selim var.geleceğe umutla bakan Umut var.
KADINLAR GÜNÜ
Peki 8 Mart nedir?
8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 10.000’i aşkın kişi katıldı
8 Mart önemlidir. O gün kadın hakları dile gelir. O gün kadınların varlığı bir kez daha ifade edilir. Kadın cinayetleri gündemde yer alır. Kadınların ikinci sınıf vatandaş gibi gören zihniyet ele alınır.
ATATÜRK KADINI BİREY YAPTI
Aslında şöyle tarihsel bir tabloya baktığımızda Türklerin ve dinimizin kadına değer verdiğini de görmekteyiz. Türkler daha Anadolu’ya gelmeden yani bundan binlerce yıl önce de kadına yüksek bir değer vermişler. Han ve Hakan dediğimiz yöneticiler karar alırken mutlaka yanlarına oturdukları eşlerinin de fikirlerini almışlardı. Onların da söz sahibi olduğunu göstermişlerdir. Ama sonraki yıllarda ise kadınların daha geri plana atıldıklarını görmekteyiz. Mesela ne hazindir ki 1800’lü yıllarda yapılan nüfus sayımlarında erkek nüfusu sayılırken, kadınların sayılmadıklarını biliyoruz. İşte Mustafa Kemal Atatürk farkını lider olma özeliğini de bu konuda bir kez daha göstermiştir. Atatürk çağdaş Türkiye Cumhuriyetini kurarken kadınlarımıza da çağdaşlığın gerektirdiği hakları vermiştir. Birçok Avrupa ülkesi kadına seçme ve seçilme hakkını vermezken Atatürk bunu vermiştir. Nazım Hikmet diyor ki
Kadınlarımızın yüzü acılarımızın kitabıdır
acılarımız, ayıplarımız ve döktüğümüz kan
karasabanlar gibi çizer kadınların yüzünü.
Ve sevinçlerimiz vurur gözlerine kadınların
göllerde ışıyan seher vaktları gibi.
Hayallerimiz yüzlerindedir sevdiğimiz kadınların,
görelim görmeyelim karşımızda dururlar
gerçeğimize en yakın ve en uzak.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kadınlarımıza kutlu olsun…Mutlu ve aydınlık yarınlara…