8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Her yıl 8 Martta ,“Dünya Kadınlar Günü” gına getiren tekdüzelikte basmakalıp sözcüklerle kutlanır, geçiştirilir. Aslında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nereden, ne zaman, nasıl çıktı sorularına cevap aramayalım. Nasılsa uzun uzun kutlama mesajlarında onları okuyacaksınız. Biz bu yazımızda, dünden bugüne kadınlarımıza ve haklarına bakalım isteriz. 8 Mart Kadınlar […]
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Her yıl 8 Martta ,“Dünya Kadınlar Günü” gına getiren tekdüzelikte basmakalıp sözcüklerle kutlanır, geçiştirilir.
Aslında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nereden, ne zaman, nasıl çıktı sorularına cevap aramayalım. Nasılsa uzun uzun kutlama mesajlarında onları okuyacaksınız.
Biz bu yazımızda, dünden bugüne kadınlarımıza ve haklarına bakalım isteriz.
8 Mart Kadınlar Gününde diğer birçok günde olduğu gibi tek mutlu olan taraf, üst gelir grubu için mücevherciler, orta gelir gurubu için ise çiçekçilerdir. Alt gelir grubu ise böyle bir günün varlığından bihaberdir zaten.
Doğrusunu isterseniz her üç grup için de hayat, 9 Mart’tan itibaren kaldığı yerden devam eder.
kadın yaşamın devamını sağlar
Doğa kendi içinde senkronize bir denge kurmuştur.
Biz buna felsefede “Diyalektik” diyoruz.
Bu doğal dengeyi sağlayan etkin unsur üstün teknoloji ve karmaşık bir yapıya sahip kadın dediğimiz canlıdır. Yaşamın devamını sağlayıcı bir yeteneği vardır, doğurgandır. Bu özelliği onun akıl melekelerinin de gelişmesine neden olmuştur.
Yapıcıdır, estetik duyguları gelişmiştir. En güç problemleri bile akıl yolu ile çözebildikleri için barışçıldır, kolay kolay kaba güç kullanmaz.
Zekasına olan güveni etik anlayışına da yansımıştır.
Kabul edilen ahlak değerlerini kesinlikle ihlal etmez, etmemeye çalışır.
Toplumda Kadın
Sosyolojik analizlerine baktığımızda geri kalmış toplumların tümünün erkek egemen olduklarını görürüz. Böylesi toplumlarda, kadının yaşam alanı erkekler tarafından belirlenmiştir. Nasıl giyinmeleri gerektiğinden nasıl konuşmaları gerektiğine kadar her davranışları erkekler tarafından sıkı urallara bağlanmıştır.
Toplumsal yaşamdaki etkinlikleri ve özgürlükleri son derece kısıtlanmıştır.
Gelişmiş sanayileşmiş modern toplumlarda ise kadın yaşamın her alanında ön planda yer almaktadır.
Kadının önder olduğu alanlardaki başarı ve kalite yüksekliği ölçülebilen bir değerdir ve bu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Hayatın sürekliliği için birliktelikleri zorunlu olan bu iki cins canlının periyodik olarak aynı frekanslarda hareket etmeleri toplum yaşamının kalitesini de olumlu yönde etkilemektedir.
Günümüzde Kadın
Yaşadığımız Dünya’da vahşetin, savaşların haksızlıkların ve her türlü çirkinliklerin olmaması için kadınların hayat içindeki işlevlerinin çoğalması gerekmektedir.
Bu tartışmaya gerek olmayan bir gerçektir.
Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk bu gerçeği gördüğü ve inandığı için devrimlerinin odağında hep kadınları ön plana almıştır.
Kurtuluş Savaşı sonrası Mustafa Kemal Atatürk şunları söyledi: Dünyada hiçbir milletin kadını, ‘Ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim’ diyemez. … Belki erkeklerimiz memleketi istilâ edenlere karşı süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüslerini germekle düşman karşısında hazır bulundular. Fakat erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir… Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu/keresteyi getiren, mahsulleri pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber, sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip cephenin harp malzemesini taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakâr, o ilâhî Anadolu kadınları olmuştur. Bundan ötürü, hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükran ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim.”
Kısacası Mustafa Kemal Atatürk söylemekte kalmadı. Seçme seçilme hakkından tutun, tanıklık ve miras hakkına kadar sayısız haklar vermiştir. bir asır önce yurttaş olma bilinci sağlamıştır.
Mesleklerde Kadın
“Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” Diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda yürüyen kadınlarımız her meslek ve alanda başarılı olmuştur. Olmaya da devam etmektedir.
Bakın mesleklerde ilk kadınlarımızı paylaşalım…
İlk kadın arkeolog: Jale İnan
İlk kadın veteriner: Sabire Aydemir
İlk kadın avukat: Süreyya Ağaoğlu
İlk kadın vali: Lale Aytaman
İlk kadın bakan: Türkan Akyol
İlk kadın büyükelçi: Filiz Dinçmen
Dünyanın ilk kadın savaş muhabiri ve ilk Türk kadın fotoğrafçısı: Semiha Es
İlk kadın doktor: Safiye Ali
İlk kadın başbakan: Tansu Çiller
İlk kadın maç hakemi: Lale Orta
İlk kadın tiyatro oyuncusu: Afife Jale
İlk kadın emniyet müdürü: Feriha Sanerk
İlk kadın opera sanatçısı: Semiha Berksoy
İlk kadın savaş pilotu: Sabiha Gökçe
Bizim Kadınlarımız
Yazımızın sonunda sözü Nazım Hikmet’e bırakalım….-
“bizim kadınlarımız:/ korkunç ve mübarek elleri,/ ince, küçük çeneleri,
kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz/ ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen/ ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız/ ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan/ ve ağıllarda/ ışıltısında yere saplı bıçakların/ oynak,
ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar,/bizim kadınlarımız…”
Günün kutlu yarınlarımız mutlu ve aydınlık ola…