passo
KARA GÜN 12 EYLÜL

KARA GÜN 12 EYLÜL

KARA GÜN 12 EYLÜL Bundan 38 yıl önce. Emperyalist güçler ülkemiz üzerinde oynadığı oyunların bir başkasını sahneye koydu.12 Eylül 1980 de faşist askeri darbe oldu. O günlerde sokakları önce sağcı solcu diyerek kan gölüne çeviren güçler sonrasında askeri darbe yaparak yönetime el koydu. Önce 27 Mayıs sonra 12 Mart ve sonrasında ise 12 Eylül Darbe […]

KARA GÜN 12 EYLÜL

Bundan 38 yıl önce. Emperyalist güçler ülkemiz üzerinde oynadığı oyunların bir başkasını sahneye koydu.12 Eylül 1980 de faşist askeri darbe oldu. O günlerde sokakları önce sağcı solcu diyerek kan gölüne çeviren güçler sonrasında askeri darbe yaparak yönetime el koydu.

Önce 27 Mayıs sonra 12 Mart ve sonrasında ise 12 Eylül
Darbe dönemleri, faşizmin kendi yasalarına dahi tahammül edemediği ve tüm araçlarıyla halka karşı saldırıya geçtiği dönemlerdir. Türkiye gibi yarı-sömürge ülkelerde faşizm, oligarşinin en başından itibaren dışa bağımlı olmasından ve kapitalizmin çarpık gelişmesinden kaynaklı kurumsal bir biçimde varlık gösterir. Darbeler, emperyalizmin ve onun işbirlikçilerinin politikalarının, hayat içerisinde uygulanamaz duruma geldiğinde gündeme gelir. Doğrusunu isterseniz bu günün temelleri 38 yıl önce 12 Eylül darbesi ile atıldığını görmek ve kavramak lazım. 12 Eylül 1980 de gümrük duvarlarından tarımdaki desteklerin kaldırılmasına, özelleştirme uygulamalarının önünün açılmasından emperyalist tekellerin serbest dolaşımının sağlanmasına dek, kapsamlı bir saldırı paketi olan 24 Ocak Kararları’nın o günün koşullarında darbe yapılmadan uygulanabilme koşulu yoktu.
İşte bu yüzden önce iç savaş benzeri kargaşa çıkarıldı sonrasında darbe oldu. İdamlar,gözaltı işkenceler,yasaklar ülkenin sosyal ekonomik ve siyasal yapısı alt üst oldu.
Rakamlara baktığımızda bu daha net anlaşılacak.

İşlerinden aşlarından oldular
650 bin gözaltı,1 milyon 700 bin kişi fişlendi.14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.52 bin kişi tutuklandı.171 işkencede ölüm,5 bin kişi işten atıldı.7 bin kişi idamla yargılandı.517 idam cezası ve 50 idam infazı(18 sol,8 sağ görüşlü) ,31 gazeteci tutuklandı.70 ton gazete, kitap ve dergi yakıldı. Binlerce kişi işlerinden aşlarından oldu. Bedel ödedi. Yurtlarından oldu.En parlak kuşak açık ve alenen bir şekilde budandı.
Yetmedi siyasi partiler kapatıldı. Parti liderleri Süleyman Demirel, Bülent Ecevit , Necmettin Erbakan,Alparslan Türkeş tutuklandı ve siyasi yasak getirildi.Sendikaların derneklerin kapısına kilit vuruldu.YÖK diye ucube bir sistem icat edilerek üniversiteler zayıflatıldı.Eğitimin genleri ile o tarihlerde oynanmaya başlandı aslında
Bazı rakamlara bakalım…
Neden PİSA da 52. olduk
72 ülke arasında geçen yıl PİSA sonuçlarına göre 52. Sırada yer aldık.
Çünkü,bin 500 İmam Hatip ve 650 bin öğrencisi var.
.İmam Hatip Lisesinden mezun her 5 öğrenciden sadece 1’i üniversite sınavında başarılı oluyor.
Hakkını vermek lazım ki her İmam Hatip mezunu da işe giriyor
Fen Lisesinden mezun 5 öğrenciden 4’ü üniversite sınavında başarılı oluyor.
Burada amacımız İmam Hatip Liselerini yermek değil.Eğitimde yapılan tercih ve bu tercih sonrası kalitenin düştüğünün altını çizmek istedim.Neyse dönelim tekrar konumuza.

Niçüünn Netekiim
O dönemlerde tek kanal TRT vardı. Mili Güvenlik Konseyi olarak 5 i bir yerde paşalar dizilir. Darbe başı Kenan Evren ‘Niçüüün’ ‘Netekiim’ diye her saat ekranda konuşurdu.
Hukuk yoktu.Adalet yoktu.Darbecilerin ağzından çıkan kanundu adeta.
İki yıl geçti ve 1982 Anayasası referandumu yapıldı. Orhan Aldıkaçtı ya hazırlatılan Anayasa yüzde 93 oy ile kabul edildi. Yüzde 7 hayır oyu çıkmıştı o günlerde Ancak gizli olması gereken tercihiniz şeffaf sandıklar sayesinde belli oluyordu. Evet oyu beyaz renkli zarfta Hayır oyu kahverengi zarfta yer almıştı.1982 de ilk kez sandık başına gittim ve Hayır oyu verdim.
Daha sonra siyasi yasakların kalkması konusunda referandum oldu.
Özal Başbakan dı.12 Eylül’ün yasaklı siyasetçileri kıl payı evet oyu sayesinde yasaktan kurtuldu.
O günleri ve sonrasındaki gelişmeleri yazmaya devam edecek olursak sayfalar yetmez.

Kuşun kanadını kırdılar
Hani yıllardır sürekli soruyoruz ya:
İşçi hatta taşeron işçi, varoşlarda yaşayan geçim sıkıntısı çekenler, işsiz kalanlar vergisini ve sosyal güvenliğini ödemekte zorlanan esnaflar, her yıl güneşin altında yanarak ürettiği mahsulden zarar eden çiftçi kısaca emeği ile geçinmeye çalışanlar neden sermayenin yanında olur?
Bu sorunun cevabı aslında basit12 Eylül askeri darbesinden dolayı.
38 yıl önce ülkenin temel taşları oynamıştı.Bir kuşun sol kanadını kırdılar.Yıllardır tek kantla uçmaya ve kırılan kanadını iyileştirmek adına çırpınıyor kuş.Çünkü solculara kapılar kapandı.Sendikalar bitti..Dernekler Sivil Toplum kuruluşları sindi.Ve ekonomik gelişmeler burjuvazi yanına küçük ve orta ölçekli sağcılardan oluşan sermaye sistemini ortaya koydu.Bireysellik ön plana çıktı.Yolsuzluk yapmak iş bitiricilik oldu.Dönemin Başbakanı Turgut Özal ’Benim memurum işini bilir’ diyerek rüşvete kol kanat geriyordu.
O günlerden günümüze geldik.

Her 10 yılda darbe
Her 10 yılda bir açık veya örtülü darbe ile karşı karşıya gelen bir ülkede yaşıyoruz. Emperyalizm kendi varlığını sürdürmek adına bizim gibi ülkelere çomak sokuyor.
12 Eylül sonrasında 28 Şubat post modern darbesi ve 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi.
Emperyalizm dünyada hala daha paraya, kana ve cana doymuyor.
Her ay bir yerlerde kan akıtıyor.
Masum insanlar can veriyor.
Gün geçtikçe azgınlaşıyor. Canavarlaşıyor.
Aslında yol haritası belli:
Atatürk ve devrimlerine sıkı sıkıya sarılmak zorundayız.
Yurtta sulh dünyada barış disturu ile emperyalizme karşı dimdik ayakta durmalıyız.
Daha fazla demokrasi daha fazla özgürlük.Daha iyi eğitim ve çalışmak emekten yana politikalar üretmek zorundayız.
Sonsöz olarak Allah o günleri tekrar yaşatmasın bu aziz millete…
Mutlu ve aydınlık yarınlara…

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Yorumlara Kapalıdır