passo
KARADENİZ

KARADENİZ

Eski Türk medeniyetinde kara sıfatının ulu, yüce, yüksek anlamlarına geldiğini araştırmalarımdan biliyorum. Bu sözcük zaman için anlam değiştirip siyah ya da talihi, bahtı kötü anlamına gelir olmuş. Ülkemiz yedi bölgeye ayrılmış. Coğrafyacılar böyle uygun görmüş, iyi de olmuş. Doğu Anadolu, Akdeniz, Karadeniz, Ege, Güneydoğu ve İç Anadolu bölgesi denmiş. Her coğrafi bölgenin ayrı ayrı, kendine […]

Eski Türk medeniyetinde kara sıfatının ulu, yüce, yüksek anlamlarına geldiğini araştırmalarımdan biliyorum.
Bu sözcük zaman için anlam değiştirip siyah ya da talihi, bahtı kötü anlamına gelir olmuş.
Ülkemiz yedi bölgeye ayrılmış.
Coğrafyacılar böyle uygun görmüş, iyi de olmuş.
Doğu Anadolu, Akdeniz, Karadeniz, Ege, Güneydoğu ve İç Anadolu bölgesi denmiş.
Her coğrafi bölgenin ayrı ayrı, kendine has güzellikleri var.
Bu bölgelerde yaşayan insanlarının da kısmen yapıları, huyları kısaca özellikleri farklı.
Bitki örtüsü, hayvan çeşitliliği, ikilimi, havası, suyu kayda değer özellikler taşır.
Anadolu’yu güzel yapan da aslında budur.
***
Amma; Karadeniz bölgesi bir başkadır.
Karadeniz’le ilgim olmadığı halde, ben Karadeniz’e hayran kaldım.
Yıllar önce, bir seminer nedeniyle bir hafta Giresun’da misafir kalmıştım. Bölge valilileri bizi kıyı şeridindeki illeri Artvin’e kadar gezdirip, misafir etmişlerdi.
Sahilleri, ormanları, akarsuları ve özellikle yaylaları insanı mest ediyor.
Çılgınca yağan yağmurları olmayan ovalardaki sarp dağların kuytularında, yamaçlarında pek çok ürünün yetişmesine neden oluyor.
Her öğretmen, özellikle coğrafyacıların mutlaka bu bölgeyi görmeleri lazım. Orada, Allah’ın yarattığı güzellikleri yaşamaları lazım.
Akdeniz ve Ege sahillerini turizm amaçlı ve başka şeylerle beton yığınına çevirdik. Elan daha betonlaşma devam ediyor.
Karadeniz, sahil bandı dışında bu yapılaşmadan uzun yıllar uzak kalmayı başarmıştı.
HES’lerle başladı olay.
Her akarsuyun birkaç yerine HES inşaatı başlatarak, bitki örtüsünü hiçe sayarak, coğrafyayı değiştirmeye başladık.
Ne kadar acıdır ki, iş bununla da kalmıyor.
Her tarafı mermer ocağı, taş ocağı şeritli maden aramalarıyla delik deşik ettik.
Kadın kız, çoluk çocuk, yaşlı genç kendilerini dozerlerin, kepçelerin önüne attılar. Çare olmadı. Davalar açtılar, avukatlar tuttular, yalvardılar, yakardılar…
***
Ve…
Para, güç her zamanki gibi dediğini yaptı.
Medeniyet denen tek dişi kalmış canavar, o tek dişiyle…
O güzelim Karadeniz yaylalarını yaşanmaz hale getirdi.
Her gün, benzeri Karadeniz haberleri okumaktan, seyretmekten utanır hale geldik.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Yorumlara Kapalıdır