CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Salı günü grup toplantısına katılmak üzere yanında Yalova Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Muharrem İnce ile TBMM salonunda yürüyor. CHP grup toplantısına katılanlar hatırlayacaktır. Salona geçmek için BDP’nin grup toplantısı yaptığı daha küçük olan salonun önünden geçmek lazım. Kılıçdaroğlu BDP salonu önünde Ağrı Belediye Başkanı Adayı olan BDP’li Milletvekili Sırrı Sakık’ı görüyor. Ayaküstü sohbet ediyor.

Bu sırada orada, gazetecilerin arasına girmiş bir meczup var. Gazeteci Ümit Kozan’ın sırtına basarak Kılıçdaroğlu’na üs üste iki yumruk atıyor. Kılıçdaroğlu’nu yere düşmekten korumaları kurtarıyor.

Bu elim olay sonrası bilgiler akmaya başlıyor.

Bu vahim saldırıyı yapan kişi: Orhan Övür.

Erzurumlu, Ankara’da oturuyor.

İlkokul mezunu.

Mesleği yok.

Evli ve bir çocuk babası.

İşsiz.

Esrar bağımlısı.

25’e yakın sabıkası olan bir meczup.

BU YUMRUK MECLİS’E ATILMIŞTIR

Alperen Ocaklarına yakın olduğu ve AKP’nin de üyesi bulunduğu iddialar arasında.

Sosyal medyada Melih Gökçek posteri önünde fotoğrafları var.

Başbakan Erdoğan’ı öven yorumları bulunuyor sosyal medyada.

Özünde, bu saldırı Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanına yapılan saldırıdan öte TBMM çatısı altında meclise ve oradaki 550 vekile atılan bir yumruktur.

Kılıçdaroğlu’na ‘Gıcık kapıyorum. Vatan haini’ diyebilecek kadar kin ve nefretle dolu birisi.

Aslında bu kişi önce kendini sorgulasa.

Mesela, işsiz kalmasını…

Mesela alkol ve esrar bağımlısı olmasını…

Mesela bozuk ruh halini sorgulasa…

Kendini bu duruma düşüren düzen ve sistemde CHP ve Kılıçdaroğlu’nun zerre kadar dahlinin olmadığını anlayacak.

Ama…

O sorgulama ve yorumlama yerine alanlarda kin ve nefret açan bir söylemin maşası olmuş.

YAKIN TARİHİN YUMRUK KRONOLOJİSİ

Tarihe baktığımızda böylesi meczupları görmek mümkün.

Hatırlayacak olursak:

21 Şubat 1964. Zamanın Başbakanı İsmet İnönü’ye Başbakanlık’tan çıkarken Mesut Suna adlı bir meczup tarafından tabancayla ateş edildi.

13 Mayıs 1975. AP Genel Başkanı Süleyman Demirel’e yumruk atıldı.

10 Kasım 1994. Atatürk’ü anma töreninde Anıtkabir’de elinde Kur’an, Cumhurbaşkanı Demirel ve devlet erkanının önüne atlayan Mahmut Kaçar adlı meczup, “Taşlar sizi kurtaramaz, putlara tapmayın. Sizi Kuran’a davet ediyorum. Allahüekber” diye bağırdı.

18 Mayıs 1996. Cumhurbaşkanı Demirel’e, İzmit’te Bayraktar Holding’e ait tesislerin temel atma törenine katıldığında, 48 yaşındaki sabıkalı eczacı İbrahim Gümrükçüoğlu, iki metreden ateş etti. Demirel suikasttan yara almadan kurtuldu. Koruma Müdürü ve bir gazeteci yaralandı.

23 Kasım 1996. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz yumruklu saldırıya uğradı.

12 Nisan 2010. DTP Eş Genel Başkanı Ahmet Türk,19 Nisan 2010 da Bakan Taner Yıldız ve 16 Ağustos 2013 tarihinde Bakan Bozdağ yumrukların hedefi oldu.

Yumruklaşmanın en acısı ise 31 Ocak 2011 tarihinde gerçekleşti. DYP Şanlıurfa Milletvekili Fevzi Şıhanlıoğlu, MHP Mersin Milletvekilinin yumruğu sonrası yaşamını kaybetti.

SORULAR CEVAPSIZ KALMAMALI

Bu yaşanan olayda akıldan çıkmaması gereken soruları paylaşalım:

a. 25 den fazla sabıkası olan bir kişi GBT yapılmadan nasıl TBMM’ye girer?

b. TBMM kapısından girdikten sonra ziyaretçi bölümünde bir milletvekilinin referansı olmadan salona geçemezsiniz. Bu referans olan vekil kim?

c. TBMM’ne ilk kez giden bir kişi bir partinin grup toplantı salonu veya koridoruna içerden yardım almadan gidemez. Kim veya kimler o meczubu oraya kadar götürmüştür?

d. Basın kartı olmadan gazeteciler arasında sıradan bir insan gezemez. Öyle ki Meclis’te görev yapan gazeteciler sürekli birlikte olduklarından birbirlerini çok iyi tanır. Yabancı simaya dikkat kesilir.

e. TBMM neden böylesine güvenlik zafiyeti var?

DOĞRULARI DİLE GETİRMENİN BEDELİ

Peki, neden böylesi bir olay yaşandı?

Bunun tek bir yanıtı var: Gözdağı vermek. Susturmak. Korkutmak sindirmek.

Basın sustu.

Hukuk bitti.

Polis şaşkın.

Asker bitkin.

Vatandaş sinmiş.

Konuşan kim.

Kılıçdaroğlu ve CHP

Unutulmasın ki:

Tarihin en güzel yerinde son sözü inanan ve direnenler söyler. CHP doğruları söylemeye devam edecektir.

Mutlu ve aydınlık yarınlara…