passo
KÖMÜR KARASI GÖZLER YASTA

KÖMÜR KARASI GÖZLER YASTA

Kömürün karası yaktı içimizi. Bazıları 301 diyor. Belki daha fazlası. 301 fidan, seçme, babayiğit insan kömür karası içinde yok olup gitti. Dumanı zehirledi. Bir bir çıkarıldılar zifiri karanlıktan. Ağıtlar, çığlıklar arasındaki, O! Mustafa’m! Diye haykıran, gözyaşları dünyaya dağılıp sel olmuş genç kadının içimi, şu anda bile yakmaya devam eden sesini, aylarca duyacağım herhalde. Unutamıyorum. Birileri, […]

Kömürün karası yaktı içimizi.

Bazıları 301 diyor. Belki daha fazlası.

301 fidan, seçme, babayiğit insan kömür karası içinde yok olup gitti.

Dumanı zehirledi.

Bir bir çıkarıldılar zifiri karanlıktan.

Ağıtlar, çığlıklar arasındaki, O! Mustafa’m! Diye haykıran, gözyaşları dünyaya dağılıp sel olmuş genç kadının içimi, şu anda bile yakmaya devam eden sesini, aylarca duyacağım herhalde. Unutamıyorum.

Birileri, ağlamayın, bağırmayın, ne yapıyorsunuz, ‘mukadderat’ dediler.

Susun demeye getirdiler.

Devletin bakanı, istatistik memuru oldu ve üstelik kömürün karası deliğin önünde 1, 5, 206, 301 diye açıklama yaptı diye bütün kusurları örtüldü ve kahraman ilan edildi.

Hâlbuki o uyduruk ocağa, o insanlık dışı çalışmaya ruhsatı o vermişti.

Kömür karası gözler yaşla doldu.

Kömür karası gözler, ölen, günde 40 Lira uğruna ölen o babayiğitler için bir ömür boyu ağlayacak.

Bir süre sonra, bizler unutacağız. Ancak o dul kalan eşler, o babasız, odsuz, ocaksız kalan, travmalar içinde yaşayacak öksüz bebeler, bu acıyı hep içlerinde, yüreklerinin ta derinlerinde hissedecekler.

Kömür karası gözlü analar, henüz olayın farkında olmayan bebeler için üç kuruş maaş bağlanacakmış. Ancak keşke onlar ölmeseydi de, o üç-beş kuruş maaşta bağlanmasaydı.

Çocuklara Psikolog yerine, cemaatin adamları, imamlar gönderilmeseydi.

Ülke çıldırmış gibi.

Yolsuzluğun en alasını dünyada bize yaşattılar.

Dünyaya rezil, rüsva olduk.

Trafik kazalarındaki ölümler savaş gibi.

Madenlerdeki kazaları yine dorukta yaşayıp, rekorlar kırıyoruz.

Utanıyorum, üzülüyorum, gözlerimin feri söndü.

Soma deyince içim burkuluyor.

Millet olarak bir travma yaşıyoruz.

Ne olacak bu milletin sonu?

Birileri işi götürüyor. Ceremesini çorabı delik, cebinde ekmek parası olmayan, domates, biberle gününü geçiren fakir fukara mı çekecek hep?

Bu bir kader olamaz.

Bu gariplerin kaderini sen çizemezsin.

O kötü kader, bir gün gelir buna sebep olanların gırtlağına çöker, ölüm kurtuluş olur.

Ancak, bu insanların ölümü öyle kolay olamaz.

Somadaki ocaklardan seçim ve geçim diye dağıtılan, oluk oluk kan bulaşmış kömür çuvallarını, biraz vicdanı olanlar nasıl alıpta, evinde çoluk çocuğuyla yakıp ısınacaklar düşünemiyorum.

Velhasıl, ülkede düşünmek, düşünce azap halini aldı.

O zaman ot gibi mi yaşayalım?

Yoksa hep beraber itiraz mı edelim?

 

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Yorumlara Kapalıdır