Geçtiğimiz günlerde Kadir Has Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Merkezi “Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması” 2017 yılı sonuçları paylaşıldı.

Türkiye nüfusunun genel temsile sahip 26 kent merkezinde ikamet eden, 18 yaş ve üzeri “bin kişi” ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen araştırma siyaset, ekonomik gelişmeler, toplumsal ilişkiler ve uluslararası gündem konularına odaklanıyor.

Araştırma sonuçlarına göre, Türk halkı 2017’de terör ve ardından FETÖ ile mücadeleyi Türkiye’nin en önemli sorunları olarak görüyor.

2016’da yüzde 35’lik oranla en önemli sorun olarak görülen terör, bu yıl yüzde 29’a gerilese de halen ülke gündeminde.

Bu yıl da yüzde 18,1’lik oranıyla FETÖ halen ikinci en önemli sorun olmaya devam ediyor.

 EKONOMİ İKİNCİ SIRADA

“Sizce şu anda Türkiye ekonomisinin en önemli sorunu nedir?” sorusuna ;

Yüzde 16,9’luk kesim ‘işsizlik’,

Yüzde 14,1’lik kesim ise ‘Türk Lirasının değer kaybetmesi’ yanıtını verdi.

Ekonominin diğer önemli sorunları ise;

Gıda ürünleri fiyatlarındaki artış,

Enflasyon ve

Faizlerin yüksekliği oldu.

Öte yandan, coğrafi olarak bakıldığında;

Marmara, Karadeniz ve İç Anadolu’da en önemli sorun olarak terör görülüyor.

Ege, Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde işsizlik en önemli sorun

oldu.

 DIŞ POLİTİKA

Araştırma sonuçlarına göre, hükümetin dış politikasını başarılı bulanların oranı yüzde 35,2’den yüzde 45,9’a yükseldi. Başarılı bulanların oranı siyasi partilere göre incelendiğinde, AK Parti’ye oy verdiğini belirten kişiler büyük ölçüde hükümetin dış politikasını başarılı olarak değerlendirirken, diğer parti seçmenleri arasında başarılı bulma oranının daha düşük olduğu görülüyor.

Hükümetin dış politikasını “kesinlikle başarılı” ve “başarılı” bulan arı partilerine bakalım:

AK Parti seçmeninin oranı yüzde 75 dış politikayı başarılı buluyor.

MHP’ye oy verdiğini belirten kişilerde yüzde 27,5,

CHP seçmeninde yüzde 19,9 ve son olarak.

HDP’ye oy verdiğini belirten kişilerde ise yüzde 11,1. Dış politikayı başarılı bulanlar olarak dağılıyor.

AB üyeliğini destekleme oranı yüzde 57,8 olarak gerçekleşti.

Türk halkının yüzde 43,6’lık kesimi Türkiye’nin AB ile müzakerelere devam etmesini desteklerken;

NATO üyeliğinin devam etmesini destekleyenlerin oranı da yüzde 59,2 olarak tespit edildi.

EN İTİBARLI MESLEK DOKTORLUK

Araştırmada en itibarlı meslek yüzde 56 ile doktorluk,

İkinci  yüzde 26.5 ile hakimlik.

Onu yüzde 23.4 ile avukatlık, yüzde 22.1 ile üniversitede profesörlük, yüzde 20.3 ile öğretmenlik izliyor.

Meslekler arasında gazetecilik yüzde 1 oranı ile 26.sırada yer alıyor.

Mali Müşavirlik 24.sırada, muhasebeci ise 28.sırada kendine yer bulmuş yapılan ankette.

MEDYAYAYA GÜVEN YOK

Aynı araştırmada ayrıca toplumun “Kurumlara güven” oranları yer alıyor.

Türkiye’de en güvenilen kurum yüzde 62.3 ile polis en başta.

İkinci sırada yüzde 60.8 ile jandarma,

Ardından yüzde 60.0 ile ordu üçüncü  ve yüzde 56.5 ile Cumhurbaşkanlığı dördüncü  olarak güven anketinde yer alırken diğer kurumlar ise sırası ile yüzde 56.0 TBMM, yüzde 54 ile hükümet, yüzde 49.4 ile yargı bulunuyor.

Medya ise yüzde 37.3 ile en az güvenilen kurumlar arsında yerini bulmuş.

50 BİN KİŞİYE KÜTÜPHANE 100 KİŞİYE KAHVEHANE

AB ülkelerinde yüzde 21 olan kitap okuma oranı, Türkiye’de sadece on binde 1

Türk halkı günde 6 saat televizyon izliyor, günde 3 saat internete giriyor fakat kitap okumaya ancak yılda 6 saat vakit ayırıyor.

Hiç kitap okumam diyenlerin oranı yüzde 53 iken, ayda yılda bir okurum diyenlerle bu oran yüzde 75 gibi bir orana çıkıyor.

İlere göre en fazla kitap okuma sıralaması şu şekilde; Ankara, İstanbul, Eskişehir, İzmir ve Tunceli

En az kitap okuyan iler ise ;  Şanlıurfa, Yozgat, Adıyaman, Osmaniye ve Kahramanmaraş oluşturdu.  Afyonkarahisar bu sıralamada 48.sırada yer aldı.

Türkiye’de dergi okuma oranı yüzde 4,

Gazete okuma oranı yüzde 22

Radyo dinleme oranı yüzde 24,

Televizyon seyretme oranı ise yüzde 95.

Türkiye’deki kahvehane ile kütüphane sayısına baktığımızda tablo kötü.

Toplam kütüphane sayımız 1412,  Kahvehane sayısı ise 570 bin

Buna göre ortalama 49 bin 500 kişiye bir kütüphane düşerken,

122 kişiye bir kahvehane düşmektedir.

Okumuyoruz ama konuşuyoruz.

İşte bu yüzden sormuyoruz, sorgulamıyoruz ama biat ediyoruz.

İşte bu yüzden çabuk kandırılıyoruz.

İşte bu yüzden gerçekler yerine algıların peşinden gidiyoruz.

Ve bu tablo dinimizin ilk emri ‘oku’ olan bizlere yakışıyor mu?