Ramazan Bayramına ulaştık. Bayram denilince hep o eski bayramlar gelir akla. Çocukluğumuzda dedemizden babamızdan duyduğumuz ‘erde o eski bayramlar’ sözü ile geçmiş bayramlara hasretliğimiz var. Şimdi bu COVİD-19 dolayı kucaklaşmadan sarılmadan öpmeden temassız mesafeye dikkat ederek yaşayacağımız bir bayrama giriyoruz. O yüzden geçen seneki ve bu yılki bayramlarda insanların hafızasına kazınan günler olarak kalacak. İnşaallah […]
Ramazan Bayramına ulaştık.
Bayram denilince hep o eski bayramlar gelir akla. Çocukluğumuzda dedemizden babamızdan duyduğumuz ‘erde o eski bayramlar’ sözü ile geçmiş bayramlara hasretliğimiz var.
Şimdi bu COVİD-19 dolayı kucaklaşmadan sarılmadan öpmeden temassız mesafeye dikkat ederek yaşayacağımız bir bayrama giriyoruz.
O yüzden geçen seneki ve bu yılki bayramlarda insanların hafızasına kazınan günler olarak kalacak. İnşaallah Temmuz ayındaki kurban bayramı olmak üzere diğer bayramlarda bu salgından uzak bir şeklide gireriz.
Klasik söz ama doğru bir söz Nerde o eski Bayramlar
Evet, o eski bayramlar nerede…
O bayramlarda değişik ve güzel olan ve özlem duyduğumuz o bayramlarda ne vardı acaba?
Bayram her çocuk için erkenden kalkmak, yeni giysi giymek ve en yakın komşu ve akrabaları ziyaret etmek demekti.
Tatil olarak algılanmazdı bayramlar.
Benim çocukluğumda bayramlar Şuhut’ta geçerdi.Evimizde bayram telaşı iki gün öncesinden başlardı.Bizler Pazar mahallesinde Çilhane olarak bilinen evde dedemlerle birlikte kalırdık.Çarşı merkezindeki evimizden rahmetli dedem İsmail Akar’ın ninem Ayişe Akar’ın siparişlerine yetiştirme telaşını gülerek izlerdik.Evin altı un ve yağ ticareti yapılan dedemin dükkanıydı..Günde10-15 kez çarşıya sipariş almaya giden dedemin dükkanı ağabeyim Fevzi ve ben beklerdik.Şükür ki ev ve işyeri çarşı merkezindeydi.
Bayram arifesinde dedem bizlere mutlaka yeni ayakkabı alırdı
Ayakkabı dediğimiz şimdiki iskarpin vb değil yaz ise naylon yazlık ayakkabı, kış ise kara lastik.
Tabii ki öncesinde 3 numara tıraşı berber Ali amca yapardı. Rahmetlik babam Sazan Hamamına götürür elleriyle yıkardı. Ve giysilerimizi alırdı.
Özenli ve dikkatli bir şekilde kırtasiye önüne kurulan tezgahlardan bayram tebrik kartı seçilirdi .Bu kartları el yazımız ile yazar günler uzaktaki akrabaların bayramını bu tebrik kartları sayesinde kutlardık.Şimdiki gibi toplu mesajdan daha kalıcı ve samimi bir davranıştı.
Bayram sabahı çocuklara başka doğardı gün.
Belki de bize öyle gelirdi. Sülalenin en büyüğü dedemler olmasından dolayı gelen giden hiç eksik olmazdı. Bazı anlar evin içinde aynı anda dört beş aile bulmak mümkündü.Bayram namazı sonrası topluca yapılan kahvaltı ve aile içi bayramlaşma belli sıra ve kaidelere göre olurdu.Yani babanızdan önce dedenizin elini öpemezsiniz ablandan önce annenin elini de öpemezsin.En küçül çocuk olduğumdan hep en sona ben kalırdım.
Baklava en makbul ikramdı limon kolonyası ile birlikte. Yaşlılar mendil içinde şeker verirdi el öpen çocuklara.
Akrabalar ise para verirlerdi. Bayram harçlığı almak ve toplamak çocuklar arasında bir yarışa da sahne olurdu. Bayramın çocuk gözünde kahramanları olurdu.Doğaldır ki en kahraman en fazla bayram harçlığı veren akrabanızdı.Bizim bu konuda öğretmen emeklisi Abdullah Akar hocamız liderliği kimseye bırakmazdı.Akrabalar arasında her bayram en fazla bayram harçlığını o verirdi.
Bazıları ise parası öbür pantolonda kalmış olmasından dolayı her seferinde es geçerdi.
Bazıları para yerine lokum gibi şeker ikramında bulunurdu.
Bayramın olmazsa olmazları
Ve bizim bayramların olmazsa olmazlarına gelelim.
Önce kırmızı bibere bezediğimiz ciğeri mutlaka yerdik.
Sonra çatapat, patlatırdık Dönme dolaba binerdik. Cıngırlık’a binen büyükleri izlerdik.Bizde atlı karınca ve tahtaravalliye biniyorduk.
Sonra Hüseyin Amca dan bisiklet kiralardık.Her seferinde kira süresini geçirdiğimizden Hüseyin Amca nın azarından kurtulmak adına bisikleti dükkanın yakınına bırakır giderdik..Tabii ki o bisikletin yağı yeni alınan ve ilk gün giydiğin pantolon paçalarına boca olurdu.
Bayramın olmazsa olmazlarından biriside sinemaya gitmekti. Sinemacı Naci amca babamın yakın arkadaşıydı.Sinemaya verecek paramız hiç olmazdı. Sinema kapsına varırdık.’Naci amca babamın selamı var’ diye seslendiğimizde nur içinde yatsın Naci amca başımıza dokunarak ‘Hadi geçin’ derdi.
O günlerde bir film yerine 2 hatta üç film izlenirdi.Saatlerce sinemada film izlerdik..Gazoza yetecek paramız varsa Çınar gazozu alırdık.
Bayramın olmazsa olmazlarından diğeri ise mutlaka fotoğraf çektirmekti. Foto Yılmaz Amca ve Foto Ali İhsan Amca vardı. Bunlar bayram günleri sürekli bayram meydanında ellerinde fotoğraf makinası ile gezerdi. Bizlerde şimdiki Atatürk Parkı önünde her bayram poz verirdik.
Bir bayram biter diğer bayramı dört gözle beklerdi,k.Ramazan bayramını daha çok severdik çünkü iki ay geçmeden kurban bayramı gelecek ve biz bu bayram yaşadıklarımızın daha fazlasını gelecek bayramda yaşacağız düşüncesi hakim olurdu.
Günümüzde Bayramlar mı kendi güzelliklerini yitirmiştir yoksa biz mi bayram sevinçlerimizi yitirdik? Ne dersiniz
Her şeye rağmen İyi bayramlar Yarınlarınız mutlu ve aydınlık olsun…