42 yıl önceydi. Emperyalist güçler ülkemiz üzerinde oynadığı oyunların bir başkasını daha sahneye koydu.12 Eylül 1980 de faşist askeri darbe oldu. O günlerde önce sokakları sağcı solcu diyerek kan gölüne çeviren güçler sonrasında askeri darbe yaparak yönetime el koydular. Demokrasi askıya alındı. Siyasi partiler kapatıldı. O dönemin parti Genel Başkanları Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin […]
42 yıl önceydi. Emperyalist güçler ülkemiz üzerinde oynadığı oyunların bir başkasını daha sahneye koydu.12 Eylül 1980 de faşist askeri darbe oldu.
O günlerde önce sokakları sağcı solcu diyerek kan gölüne çeviren güçler sonrasında askeri darbe yaparak yönetime el koydular.
Demokrasi askıya alındı. Siyasi partiler kapatıldı. O dönemin parti Genel Başkanları Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş siyasi yasaklı hale getirilip sürgüne gönderildi.
Darbeler halka karşıdır
Darbe dönemleri, faşizmin kendi yasalarına dahi tahammül edemediği ve tüm araçlarıyla halka karşı saldırıya geçtiği dönemlerdir. Türkiye gibi ülkelerde faşizm, oligarşinin en başından itibaren dışa bağımlı olmasından ve kapitalizmin çarpık gelişmesinden kaynaklı kurumsal bir biçimde varlık gösterir.
Darbeler, emperyalizmin ve onun işbirlikçilerinin politikaları, hayat içerisinde uygulanamaz duruma geldiği oranda gündeme gelir.
İşte 12 Eylül de Gümrük duvarlarından tarımdaki desteklerin kaldırılmasına, özelleştirme uygulamalarının önünün açılmasından emperyalist tekellerin serbest dolaşımının sağlanmasına dek, kapsamlı bir saldırı paketi olan 24 Ocak Kararları’nın o günün koşullarında darbe yapılmadan uygulanabilme koşulu yoktu
Bu yüzden normal yollarla hayata geçiremeyen emperyalist tekeller ve onun ülkemizdeki işbirlikçileri darbe yaptı.
İdamlar,gözaltı işkenceler,yasaklar ülkenin sosyal ekonomik ve siyasal yapısı alt üst oldu..Rakamlara baktığımızda bu daha net anlaşılacak.
Gözaltı ve idamlar
12 Eylül 1980 darbesinde tablo oldukça vahim.
650 bin gözaltı,
1 milyon 700 bin kişi fişlendi.
14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı.
52 bin kişi tutuklandı.
171 işkencede ölüm,5 bin kişi işten atıldı.
7 bin kişi damla yargılandı.
517 idam cezası ve
50 idam infazı(18 sol,8 sağ görüşlü) ,
31 gazeteci tutuklandı
Sözde Atatürkçüler ilk iş okulun adını değiştirdi
12 Eylül Cuma sabahı siyah beyaz ekranda TRT sunucusu Mesut Mertcan 5 i bir yerde darbecilerin bildirilerini okudu.
Ekip başı Kenan Evren ‘Nüçün ve Netekim’ içeren konuşmalar yaptı.
Sandıklı Ulu cami yanındaki evimizdeki sokağa çıkmaya çalıştım. Kapıyı açtım Daracık sokakta bile askerler yığılmış. Her köşe başında asker dolu. İki kişi yan yana geldiğinizde asker hemen müdahale ediyor.’Hiç hemşerim ayrılın. Biz emir kuluyuz. Başımızı yakmayın’
Devrim kelimesinden öylesine korkuyorlardı ki. Sandıklı da Sanayi Çarşısında bir ilkokul vardı. Devrim İlkokulu. adını hemen İnkılap okulu yaptılar.
1982 Anayasası referandumu yapıldı. Orhan Aldıkaçtı ya hazırlatılan Anayasa yüzde 93 oy ile kabul edildi. Yüzde 7 hayır oyu çıkmıştı.
Ancak gizli olması gereken tercihiniz şeffaf sandıklar sayesinde belli oluyordu.Beyaz zarf içinde ‘Hayır’ oyu kahverengi renkteydi ve o anda hemen fişleniyordunuz.
Yoksullar neden sağcı oldu?
Hani yıllardır emek sermaye çelişkisi diye anlatıyoruz ya.
Yoksul emekçi yığınları İşçi hatta taşeron işçi, varoşlarda yaşayan geçim sıkıntısı çekenler, işsiz kalanlar vergisini ve sosyal güvenliğini ödemekte zorlanan esnaflar,her yıl güneşin altında yanarak ürettiği mahsulden zarar eden çiftçi kısaca emeği ile geçinmeye çalışanların sermaye partilerine destek vermesine soruşturanlara 12 Eylül darbesini göstermek lazım aslında.
Sandığa giden seçmen ekonomi iş ve aş ile gelir dağılımındaki uçurumu temel almak yerine başkaca saikler öne çıkarıldı.Açıkça yazmak gerekirsel etnik ve dinsel temalar öncelikli hale getirildi ve toplum kutuplaştırıldı..
Bir kuşun sol kanadını kırdılar.
Yıllardır tek kantla uçmaya ve kırılan kanadını iyileştirmek adına çırpınıyor kuş.
Çünkü solculara tüm kapılar kapandı.
Sendikalar bitti.
.Dernekler Sivil Toplum kuruluşları sindi.
Ve ekonomik gelişmeler burjuvazi yanına küçük ve orta ölçekli sağcılardan oluşan sermaye sistemini ortaya koydu.
Halk ve toplumsal düşünce yerine bireysellik ön plana çıktı.Ne yazık ki ’Bırakınız yapsınlar.Bırakınız geçsinler’ temel alındı. Yolsuzluk yapmak iş bitiricilik oldu.
Her 10 yılda bir açık veya örtülü darbe ile karşı karşıya gelen bir ülkede yaşıyoruz. Emperyalizm dünyada hala daha paraya, kana ve cana doymuyor.
Her yıl bir yerlerde kan akıtıyor. Mazlum ve masum insanlar can veriyor.
Kapitalizm dünyada gün geçtikçe azgınlaşıyor .
Canavarlaşıyor.
Birlik beraberlik içinde emperyalizme karşı çıkmak.lazım..
Atatürk ve devrimlerine sıkı sıkıya sarılmak gerekiyor.
Mutlu ve aydınlık yarınlara…
İsmail Akar