passo
Sevelim Sevilelim

Sevelim Sevilelim

Hepimiz dünyanın boş olduğu ve kimseyi kırmaya değmediğini söyleriz. Ama uygulamaya gelince bunu bir türlü başaramayız. Bunun önüne geçen hırs mıdır yoksa gurur mu? Ne zaman bir cenazeye gitsek hep üç günlük dünya der ve gerçekle yüzleşiriz. Sonra dünyanın oyalayıcı işlerine kapılır ve kaldığımız yerden kırmaya, dökmeye devam ederiz. Çoğu zaman ceviz kabuğunu doldurmayacak şeyleri […]

Hepimiz dünyanın boş olduğu ve kimseyi kırmaya değmediğini söyleriz. Ama uygulamaya gelince bunu bir türlü başaramayız.

Bunun önüne geçen hırs mıdır yoksa gurur mu?

Ne zaman bir cenazeye gitsek hep üç günlük dünya der ve gerçekle yüzleşiriz. Sonra dünyanın oyalayıcı işlerine kapılır ve kaldığımız yerden kırmaya, dökmeye devam ederiz.

Çoğu zaman ceviz kabuğunu doldurmayacak şeyleri dert edinir ve çevremizdekileri üzeriz. İnsan en yakınındakilere daha fazla zarar verir. Oysa en fazla yakınlarımıza özen göstermemiz gerekir. Gerekmesine gerekir de uygulamada genelde başarısız kalırız.

Annesini, babasını, eşini, kardeşini, arkadaşını, akrabasını pamuklara sararak koruması gerektiğini bilen biz insanoğlu nedense hep en fazla zararı onlara veririz.

Buna dur demek mümkün mü?

Eğer hırslarımızdan arınırsak bu büyük ölçüde mümkün olabilir diye düşünüyorum.

Alttan alan ben olayım demeli ve bunu alışkanlık haline getirmeliyiz.

Sorun tam da burada. İnsan egosu niye alttan alan sen olacaksın diye hemen devreye girip bencilliği ortaya çıkarıyor.

Egosuna yenilmeyip bildiğini uygulayanlara ne mutlu.

Bugün egemen olan anlayış maalesef bencilliği, bireyselciliği övüyor.

İkili ilişkilerinde ılımlı davranan, kırmamaya özen gösterenler adeta, ‘enayi’ olarak görülüyor.

Sırf egemen olan anlayışa uymak için karşımızdakini incitince zafer mi kazanmış oluyoruz?

İyi insan olmaya çabalamak bence zor değil.

Hırslarından vazgeçip, üç günlük dünyanın boşluğunu fark edenlerden olalım.

İnsanları çıkar karşılığı değil, koşulsuz sevelim ve saygı duyalım.

Daha fazla kazanınca ne olacak? İnsanları kırarak, onların üzerlerine basarak yükselsek elimize ne geçecek?

Para yerine iyilik biriktirelim.

Toplumda çok parası olan ama hiç sevilmeyen biri değil, yeteri kadar parası olup sevilen biri olmak için çabalayalım.

Tüm yaşanmışlıklar, özlü hikayeler çok parası olanın değil, çok iyilik biriktirenlerin daima kazandığını öğretir. Bunu bildiğimiz halde neden uygulamıyoruz?

Bugünden itibaren yeni bir sayfa açıp, hayatımızı değiştirmek mümkün.

Kırdıklarımızın gönüllerini alalım.

Bizden yardım bekleyenlerin yanında olalım.

Para ve mal hırsından vazgeçelim.

Çok zengin değil çok mutlu olalım.

Hayatımızı sadeleştirelim. Detaylarda boğulmak bizi daima yorar.

İnsanları bize sağladıkları yarara göre değil, insan oldukları için sevelim.

Üç günlük dünyada neden kibirleniyoruz diye soralım kendimize.

Gönül gözüyle bakmayı öğrenelim.

Hor görüp, aşağılama hayatımızdan silinip gitsin.

Bu saatten sonra bunları yapamam demeyin. İnanırsak başarabiliriz.

Aşık Veysel’in şu dizleri bize rehber olsun.

Beni hor görme kardaşım
Sen altınsın ben tunç muyum
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben sac mıyım

Ne var ise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da ben aç mıyım

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Yorumlara Kapalıdır