Gözden kaçırmayın

Pazar Anneler Günü.
Bazı kesimlerce tüketimi artırmak adına hazırlanan gün…
Bazı kesimlerce annesini erken kaybedenlere saygısızlık oluyor çekincesi ile fazlaca ilgi gösterilmeyen bir gün.
Ama çoğu kesimlerce de en yüce ve kutsal varlıkların yaşadığı günü hatırlamak anlamak olarak algılanıyor Anneler Günü de.
Son cümleden yola çıkarak anneliği annemi anlatmak isterim size…
Samimi içten ve biraz da duygusal bir değerlendirme olacak bu yazımız…
Anne toplumun temel taşıdır
Anne fedakarlık demek, kendi canından daha çok evladının canını düşünen güzel yürekli insan demek..
Canın yandığında senin acını paylaşan, hastalandığında başucunda ağlayarak sabahlayan merhametli kalptir anne yüreği.
Bizler deriz ki " Cennet annelerin ayakları altındadır."
Deriz ki ‘Anadolu’
Deriz ki ‘ Kadınanam’
Deriz ki Devlet Ana’
Eriz ki ‘ Ana gibi yar olmaz’
Deriz ki ‘Ağlarsa anam ağlar gerisi yavan ağlar’
Kısacası Bir anne her şeydir;
Annedir öncelikle,
Eştir,
Aşçıdır,
Temizlikçidir,
Sağlık görevlisidir, hemşiredir,
Öğretmendir anne çocuklarının ödev ve okul-aile birliği sorumlusudur,
Maaşsız memur, sigortasız işçidir.
Velhasıl kelam Anne ailenin ve toplumun her şeyidir.
Öyle ki anne her güzel sıfata layık bir bireydir.
Bir elinde beşik diğer elinde hamur ile dünyaya kafa tutar. Dünyayı sallar.
İşte her şeyin anlamı burada başlıyor, yoklukta sefalette karnında taşıyıp büyütüp, okutup çabalayan cefakarlık ve fedakarlıktır anne.
Varlığı ile var olmayı öğreten gülüşüyle sevgisiyle huzuru veren bir limandır anne.
Evin asıl reisi annedir
Dünyadaki herkes bir anneden doğdu. Hepimizin annesi var.
Benim annem 3 yıl önce yaşamını yitirdi.
Babası Hafız Mustafa Şuhut’ta çok bilindik bir din adamıydı.
Ben çocukken dedem ölmüştü. Ninem uzun süre kendi evinde teyzemlerle yaşadı.Emine ninemin sağında Naciye Teyzem solunda Samiye teyzemin evleri vardı.İhtiyaçları genelde onlar görürdü.
Annem ise babamların evinde kalmasına rağmen gün aşırı annesine ziyarete giderdi.
En mutlu olduğu anlar annesinin yanına gittiği zamanlardı.
Annem babasından ötürü Kuranı ezbere bilirdi Beş vakit namazını da kılardı.
Herkese saygı ve sevgi beslerdi
Mesela çevreye rahatsız vermemek için hayatı boyunca soğan ve sarımsak yememişti.
Babam, ağabeyim ve benim sakal bıyık bırakılmasına müsaade etmezdi..
Çocukken bize kollarınız yanar diye kısa kollu gömlek tişört ve kısa pantolon bile giydirmezdi.
Yıllar geçti ve ölümünden bir yıl önceydi. Abdest alırken düştü ve bir yılı aşkın yatağa bağlı kaldı.
Kendisine yardım eden bakıcı elinden bir bardak su içse ‘Allah razı olsun kızım. Allah seninde çocuklarının ekmeğini yedirsin’ diye dua ederdi.
Hani derler ya ağzı dualı bir kadındı.
Bakın size bir sır vereyim.
Birçok evde olduğu gibi ailenin reisi bizim Anadolu da erkek bilinir.
Ama bizde aile ile ilgili son ve nihai kararları annem verir.
Saygısızlık olmasın diye o kararları babama dikte ettirirdi.
Babam söylerdi ama onun annemin kararı olduğunu da hepimiz bilirdik.
Annem kocaman yüreğinde her daim sevgi taşırdı. Ablam ve ağabeyimle 3 kardeşiz biz. Bizlerden sonra 7 torunu oldu.
Torunlarından şu anda öğretmen ve mühendis olan iki kız onun için oldukça özeldi.
Birgün bana dedi ki ‘ Bak oğlum kız çocuklarını aileden yeterince sevgi saygı ve merhameti görmezse bunu dışarıda arar. O yüzden kızına zaman ayır. Sevgiyle büyüt.’
Birçok ailede olduğu gibi bizim ailede de çocukların yetişmesinde anneler babadan daha fazla emek harcar.
Çocuklar hangi okula gidecek?
Dersleri nasıl gidiyor.
Hangi mesleği seçer?
Kiminle evlenecek?
Kısacası yaşamına yön verici kararların hepsinde annenin imzası olur.
İşte anne için bir elinde beşiği bir elinde dünyayı sallar’ sözünün özü burada yatıyor.
Doğuştan yaşamın son noktasına kadar anneler için o çocuk o minicik çocuktur. Yaşı mevkii makamı ne olursa olsun.
O yeni doğan ve beşikte sallanan yavrudur.
Dünya malı dünyada kalır ne bu halin?
Hayatıma etki eden bir anımı daha paylaşayım…
Ablam ve ağabeyim dedemlerle birlikte Şuhut İlçesindeki yaşanan evde doğmuş ve büyümüş.
Sonraki yıllarda babam Afyonkarahisar’a tayin olmuş ve Maliye memuru iken Marulcu Mahallesinde ben doğmuşum.
Annemin içinde kendi başına çocuk büyütme uhdesi mi nedir bilinmez7-8 yaşına kadar annem beni hep kucağında uyuturdu.
Ve O anne kokusunu duyardım o yaşta.
Aradan seneler geçti.
Evli ve iki çocuk babası oldum.
Babam ölmeden bir sene önceydi. Annemin evine ziyarete gittim.
Evde annem kuran okuyordu. Yanlız olunca TV falan seyretmez bol bol okurdu.
Gazetelerde yazı yazıyorum. Bu gazeteleri babam eve getiriyor annem benim yazdığım yazı ve fotoğrafımı kesip saklıyor.Bir tomar olmuş.Çekyattan çıkardı. Önüne koydu. Tabii ki o fotoğraflar 5-6 sene önceki fotoğraflar bir onlara baktı bir benim yüzüme baktı.
Yanına çağırdı. o gazeteleri gösterdi ve dedi ki ‘ Dün gece babanla birlikte televizyonda da seyrettim seni. Gelmeyeli iki haftayı da geçti. Bu kadar arayı uzatmazdın hiç. Bir beklentimiz ve isteğimizde yok senden oturmasan da şu kapıdan başını göster hal hatır sor bu bize yeter. Bak saçların iyice ağarmış yorma kendini bu kadar. Ağabey ve ablanla tek bir ak bile yok. Sen en küçükleriniz şu haline bak. Ne bu böyle dünya malı dünyada kalır.’
İşte o anda duygularım tavan yaptı. Başımı göğsüne koydu.
Uzun süre saçımı okşadı.
Seneler öncesi o kucağında uyutan anne kokusunu özlemiştim.
Uzun süre öylece kilitlendik kaldık.
Bir kez daha anladım ki…
Anne sevgisi, dünyanın en güçlü sevgisi.
Anne yüreği en büyük yürek.…
Onun sinesi en güvenli liman,
Anne kokusu, dünyanın en güzel kokusu ve huzurun en saf yansıması.
‘Dünyadaki en güzel şeylerden birisi, senin çocuğun olmaktı annem. Allah ömrünü versin. Başımızdan eksik etmesin seni ‘ diyebildim.
Annem mekanın cennet olsun.
İnsanoğlunun fıtratında var işte. Varlığında anlamıyor bazı değerleri yokluğunda anlamış olsa da vakit geç oluyor..
Bu vesile ile başta sevgili karım olmak üzere tüm annelerin günlerini kutluyorum.
Değerli okur..
Eğer anneniz hayatta ise gidip elini öpün, ona sıkı sıkı sarılın.
Benim gibi annesi yaşama veda edenler ise onlara bolca dua edin.
O sizi görüyor.
Anneler anne adayları son sözümde sizlere….
Unutmayın ki…
Annelik kalbin sevginin en güzel halidir.
Mutlu ve aydınlık yarınlara…
İsmail Akar