Bayramlar toplumların kutsal günleridir.

Küslerin barıştığı, sevginin, barışın, paylaşmanın, hoşgörünün temellendiği gelenekselleşen günleri içerir.

Ne var ki sistemin insanı sarıp sarmalayan sorunları, bayram sevincini kedere, neşeyi onarılmaz acılara dönüştürebiliyor.

 

                     Bayramlar artık yasak savıcı olmuş

Bireyler artık bayramlarda bile tasada ve kıvançta ortak değil.

Yıllardır bu topraklara serpiştirilen ayrımcılık tohumları giderek boy veriyor. İnsana özgü yaşama sevincine, özgür olma, özgür düşünme yetisine, adalet arayışlarına, devlet gücü kullanılarak ket vurulduğu bir döneme geldik.                                                                                                Aslına bakarsanız çağ hızla değişiyor.

 Küreselleşen çağa ayak uyduran insanlar da dönüşüm yaşıyor elbette...

Değişime bizim toplumumuzun da  uzak kalacağını düşünmek safdillik olurdu. Ne kadar ayak dirense de kimi geleneklerin yerini kapitalizmin yenilenen kuralları alıyor.

Bayramlar yasak savarcasına geçiştiriliyor.

Başta İstanbul olmak üzere büyük kentler akın akın  insan akıyor.

Gazetelerde, ekranlarda bayram kaçkını yurttaşların trafik izdihamını görüyorsunuz.

          Yoksul insanlar kara kara düşünüyor

Bu trafik akışını görerek bazı aklı evvel kişiler diyor ki ‘Bak ekonomi kötü diyorsunuz. Yollar arabadan geçilmiyor. Nasıl kötü olurmuş ekonomi’

Şaşmamak elde değil.

Bakın bir rakam vereyim:

Afyonkarahisar dan geçen bayram 5 milyon 800 bin araç geçti

.Giden aracın dönüşünü hesaplarsak 3 milyon araç demektir.

Türkiye’ de 31 milyon motorlu araç var. Bunun yüzde 52 si otomobil.

Yani  motosiklet  traktör dışında yaklaşık 25  milyon araç var.

Eğer kendinize ait villa veya  aparttınız yoksa otele gidersen bir ailenin

4 günlük bayram faturası ise en az 800 bin lira.

Asgari ücretin 23 bin,emekli maaşının ortalama 15 bin olduğu ve memur esnaf gibi çalışanların aylık gelirinin ortalama 40 bin lira olduğu bir ortamda aracına atlayıp 80 bin lira ödeyip 4/5 gün tatil yapabilen kaç babayiğit var

Bu ülkenin kaymağını ve kaynağını alan yüzde 10 luk bir kesim dışında.

En lüks lokantalarda milyonluk hesabı onlar öder.

En güzel tatil köşelerinde tatillerini onlar yapar.

Bizler bakarız…. Torunlarına çocuklarına bile vereceği barkam harçlığını düşünmeye devam eder.

Şimdi kurban bayramı ya bir koyun 15/25  bin bir büyükbaş hayvanın 500/700 bin lira

Aile geleneği diyerek nasıl karşılarız bunu ?

 

  Değişime karşı konulamıyor

Ama ortada olan bir gerçek var.

Değişim.

İşte ona karşı konulamıyor.

Benim ismimde kurbandan gelir.Rahmetlik dedemin adını taşıyorum.

O yüzde kurban bayramını önemserim.Çünkü bu bayram yoksul ve fakirlerin beklentileri tavan yapar.

Dayanışma yardımlaşma duyguları yüksektir.

Öyle ki kesilen kurbanın ¾ dağıtmak zorunda olanlar kendi imkanla ve kaynaklarını fakir ve yoksullar ile  bir bayram günü de olsa paylaşır.

Bu ülkede evine bayramdan bayrama et giren hane sayısı az değildir.

İşte bu yüzden bu bayram önemli ve değerlidir.

 

               Kurbanlık koç resmi olan tebrik kartları

 

Her bayram yıllar öncesine giderim.

Yaşları 50 yi geçmiş 60 lara dayanmış okuyucu şöyle maziye yolculuk yaparsa:

Aile içinde toplu bayram yemekleri ki hazırlığı bir hafta önceden başlardı, kaç evde var şimdi?

Ya aile büyüklerini ziyaretler, el öpmeler. Bunu gerçekleştirebilmek uğruna  dolaşmalar, bayram armağanı işli mendiller, şekerleme, baklava götürmeler.

Yaldızlı koç resmi bulunan tebrik kartlarını kaç kişi hatırlıyor ki?

İçinde yaşadığımız hızlı tüketim toplumunda bayramlık giysi telaşı da kalktı.

Mahallemizde kurulan bayram yerlerini, salıncakları, seyyar satıcıların tezgahlarında ki renkliliği,

 At arabalarında paytonlarda bayram gezintisi…

En güzel  manzara önünde çekilen siyah beyaz fotoğrafı …

Salıncaklarla çevrili mini  lunaparkları…

Şeker macunu, şeker helvası,açık alanda ciğer ve sadakat satan ustaları…

Hatırlayanlarınız mutlaka vardır…

 

Yazıyı ve anıları fazla uzatmaya gerek yok artık.

Sözü Can Yücel’e bırakmanın zamanı…

Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde

Soluksuz kalınca anlar insan...

Görmenin nasıl bir bayram olduğunu

karanlık öğretir;

Sevmeninkini

yalnızlık...

Sızlamayan her organ,

hele de burun direği bayramdır.

Bayramdır,

 Elden ayaktan düşmemek,

 zihinden önce bedeni

kaybetmemek,

kurda kuşa yem olmayıp

çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...

Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır….

Mutlu bayramlara…/ Aydınlık yarınlara…/ Sağlıcakla…