Zaman yerel seçimlere akıyor; şunun şurasında üç aydan bile az kaldı.

Ne var ki, seçildiğinde ‘dağları delecek’ adaylar henüz ortada yok.

Partileri tarafından henüz açıklanmadılar.

Er geç açıklanırlar, biz de kim olduklarını öğreniriz.

Ancak…

Uzun zamandır kafamda hep şu soru var:

Toplumumuz, yani Afyonlular, adayların kim olduğunu merak ettiği kadar, ortaya ‘proje’ diye konulacak şeyleri de merak ediyor mudur?

Yoksa, oyumuzu vermek için ‘bizim partiden olması’ yeter neden midir?

Kendim de dahil olmak üzere kaç kez adaya değil de açıkladığı projelerine bakarak oy verdik?

Ben dahil birçoğumuzun aklına Afyon’un sorunları, o sorunla karşılaştığımızda gelmiyor mu?

*  *  *

Öyle de olsa, yakında müşerref olacağımız adaylarımıza bir hizmet olarak biz de bir iki proje sunalım.

Hadi başlayalım…

*  *  *

Kutlamaları başarı dilekleri gibi şeylerin yazıldığı pankartların ve elektronik reklamları belediyenin parasıyla değil, kendi cebimden karşılayacağım…

Kaldırımları yayalara teslim edeceğim, tamam yürüyüşe müsait hale getireceğim.

Adı sanı bilinmedik, demode olmuş, kıyıda köşede kalan sanatçılara konser verdirmeyeceğim, tanıtım yaptırmayacağım.

İftar ve sahur programlarının öncelikle bir ibadet olduğunu hiç unutamayacağım.

Geçimini sosyal yardım alarak sürdürenleri önce meslek sahibi, sonra da iş sahibi yapacağım.

Semt, mahalle, cadde ve sokaklarda hatalı park eden araçlara asla müsamaha göstermeyeceğim, ayırt etmeksizin cezai işlem uygulayacağım ve gerekirse çektireceğim.

Başkan olduğum yerde bir tane bile yabancı yazılı esnaf tabelasına izin vermeyeceğim, ruhsatsız iş yeri açılmasını ve faaliyet göstermesini gündemden kaldıracağım.

Her ne satarsın satsın, iş yeri ruhsatı almak için gelenlere Türkiye’nin yasaları dahilinde değerlendirme yapacağım.

Sokaklarda hoparlörle  satış ya da alım yapılmasını yasaklayacağım.

Sokakta yaşayan canların can olduklarını asla unutmayacağım, sokak köpeklerini modern bir barınakta toplayıp, üremelerini kontrol altına alacağım.

Park ve bahçeleri çoğaltacağım, çocukların oyun alanlarını kent her tarafına yayacağım.

Belediyenin görevi sağlıklı nesillerin yetişmesine destek olmaktır, bu anlamda sporu ve sporcuyu destekleyeceğim.

Sokak aralarında veya cadde üzerlerinde mini pazarlar kurulmasını önleyeceğim ve uygun olaraan yerlere yılın her günü açık kalacak şekilde pazaryerleri yapacağım.

Çarşamba günleri kurulan pazara gidenlerin adeta surviorda gibi akan trafiğin içinde sek sek oynamalarının önüne alt ya da üst geçit yaparak, mutlaka geçeceğim.

Afyon’dan geçen ana yolların üstüne fotoşoplu fotoğraflarımın yerine kentimizin değerlerini koyacağım.

Kent içi ulaşımda toplu ama otobüslü toplu taşımanın payını adım adım yükselteceğim.

Kent merkezine uygun olmayan iş yapan demirci gibi işyerlerine ruhsat vermeyeceğim.

*  *  *

Bu şekilde vaatveren başkan adayı şahsen benim oyumu alır.

Kaldı ki…

Bu halk, size kalıcı hizmetler yapmanız için beş yıl gibi hayli uzun ve kıymetli bir süre verecek.

Önünüzde iki yol var; o süreyi kimseyi dinlemeden, şimdiye kadar esamisi okunmayan aklınızı halka ispat için de geçirebilirsiniz…

Hizmetlerinizle adını Afyon Kalesi’nin burçlarına da yazdırabilirsiniz…

Afyonlunun aklıyla dalga geçmeyen, şehrin tansiyonunu yükseltmeyen, kente ayrılmış ve tahsilatlarla elde edilmiş bütçenin akıllıca kente kullanılmasını beklemek çok mu bu devirde?