Günümüzde emekli, dar gelirli ve asgari ücretle çalışanların kulakları yeni yılda yapılacak zamma kilitlendi.

Siyasetçiler yoğun bir şekilde seçim çalışmalarına devam ederken, ülkedeki ekonomik göstergelerin 31 Mart’ta yapılacak seçim sonuçlarına önemli bir şekilde etki edeceğini düşünüyorum.

Bakan Şimşek, kira artışlarının rayına girdiğini ve ekonomideki göstergelerin olumlu yansımaya başladığını anlatsa da gerçek öyle değil.

7 bin 500 lira alan emekli,11 bin 400 lira alan asgari ücretlinin ücretleri sadece gıda harcamalarına yetmiyor. Diğer harcamalarını bir kenara koyun. Yaşaması için olmazsa olmaz ihtiyaçlarını karşılamaya gücü kalmamış. Üzerine birde günden güne artan fiyatları eklersek nefes almaya zorlanıyor dar ve sabit gelirli vatandaş.

 

Çürümüş malzeme ve gözyaşı

Bunları eleştiri veya siyasi malzeme yapmak adına söylemiyorum.

Alanda, sahada birebir yaşadığımız, gözlemlediğimiz olaylardan çıkardığım sonuç.

Bakın bizzat hafta içinde şahit olduğum bir olayı paylaşmak istiyorum.

Belki bu olay birilerinin kulağına küpe olur.

Hafta içinde, yolumuzun üzerindeki manavdayım.

Doğrusunu isterseniz haftalık sebze meyve gıda ve benzeri ihtiyaçlarımı Sandıklı’daki mükellefim olan esnaflardan temin ederim.

Yani pazardan, küçük esnaftan alırım.

Hava şartlarından dolayı evdeki mandalina ve portakal erken bitti. Eve giderken manava uğradım.

Manav sahibi genç bir arkadaş ve içerde kadın müşteri var. Onunla ilgileniyor.

Ben elime iki poşet aldım portakal mandalina tezgahı önüne geldim.

Manav duvar kenarına 5-6 kasa malzeme koymuş. Üzerinde de 5-10 lira gibi fiyatlar yazmış. Bunlar çürümeye yüz tutmuş meyveler.

Yaşı 70’lerde  bir adam geldi.O kasalardan birine yanaştı, elindeki poşete 4-5 meyve koydu.Tam giderken manavın arkadaşı olan genç seslendi:

- “Amca onlar parayla satılıyor. Sen nereye gidiyorsun?”

Adam büyük bir mahcubiyet içinde geri döndü. Aldıklarını kasaya boşaltacaktı ki manav içeriden, “Tamam, amca tanıdıktır. Her zaman alır. Git sen amca tamam” dedi.

Adam ile göz göze geldik.

Başında kasketi var. Yüzü çökmüş, bir haftalık sakalı var. Beli kamburlaşmış. Elleri nasırlanmış. Bastonu yok ama zoraki yürümeye çalışıyor. O soğukta sırtında sadece ceket var.

O adam bana bakıyor. Ben adama bakıyorum. Bir insanın sanki hırsızlık yaparken yakalanmış gibi mahcubiyet içindeki masum/ mazlum bakışlar.  Kara gözlerinden damlayan ve kırışmış yanaklarından akan yaşı hayatım boyunca unutmam mümkün değil.

 

Askıda sebze meyve

Adamın gözlerinden yaş akıyor. O halde duvarın kenarına ilişti. Aldığı poşete dikkatli bakıyorum bir nar,3portakal ve 4 çürük mandalina var.

Derin derin nefes alıyor.

Gözlerimi çevirdim manav dükkanına.

Dükkan küçük olduğundan naylon ile çevrilmiş ve dışarıda da  tezgah devam eder vaziyette. Dolayısıyla dışarıdaki konuşmalarda duyuluyor ki.

Manavda ki  kadın alışverişi bitirdi. Genç esnaf  hesabını yaptı “315 lira abla ama 300 yeter” dedi.

Anladım ki kadın sürekli aynı yerden alış-veriş yapıyor. Manav da bu yüzden küsuratı kaldırıyor.

Kadın aldıklarına ilave olarak çuval olan kilosu 200 yazan kestaneden 1 kilo aldı. Çantasını açtı  “Şu bin lira. Benim hesabımdan kalan 500 TL malzemeyi amcaya ver”

Manav kadının erzaklarını arabaya kadar taşıdı. O kadın çıkışta yaşlı adama göz ucuyla baktı ve yan tarafa park ettiği aracına binip gitti.

Manav amcayı çağırdı. Ben sözde portakal seçiyor gibi yaparak olup biteni izlemeye devam ettim.

Manav: “Amca demin ki abla senin için 500 lira bıraktı. Buna sebze meyve vereceğim sana.”

Adam: “Allah razı olsun oğlum amma  ben o kadar malzemeyi götüremem. Zaten evde bir hanım bir ben varım, çürür.Zayi etmeyelim.Yine de Allah razı olsun.”

Genç manav zeki bir esnaf: “Bak amca ben şimdilik sana 100 liralık vereyim ne lazımsa. Sen her hafta gel buraya 100 liralık malzemeni al.”

Adam: “Ha şimdi olur oğlum.”

Şimdi sizlerde askıda ekmek kampanyasını gördünüz mutlaka. Ve çürümeye yüz tutmuş erzakları toplayanlara da rast geldiniz.

 

 Sakın ha hor görmeyin

Bunları yaşayan insanlarımıza iyi ve dikkatli bakın. Her birisinin ardında farklı hikayeler olduğunu da unutmayın. Sakın ha hor görmeyin. Kızmayın.

İşte bizim insanımız.

Bir tarafta çürümüş gıdalara muhtaç hale gelmiş vatandaş.

Bir tarafta dürüst esnaf, diğer bir tarafta ise duyarlı kadın

Bu yazıya son cümle yazmak zor…

Bu ülkede çok keskin bir şekilde gelir uçurumu var. Yani gelir adil paylaşılmıyor.100 liralık bir pasta var. Bunun 80 liralık kısmını yüzde 20 kesim alıyor.Kalan yüzde 20 ile yüzde 80’e yakın insan yaşamaya çalışıyor.

Orta direk dediğimiz ikisi arasında köprü olan kesim gitmiş. Ve gün geçtikçe bu makas aralığı da artmaya devam ediyor.

İnsanlarımız yoksullukta yarışır hale gelmiş.

İşte bu yüzden adil gelir dağılımı diyoruz. Bu makas aralığını daha da fazlaca açmayın diyoruz

İşte bu yüzden emek en kutsal değerdir diyoruz.

İşte bu yüzden insanlarımızı açlık, yoksullukla yarıştırmayın diyoruz.

Tabii anlayan varsa…